-
تا ببینم کاهلی هر یکی ** تا بدانم حال هر یک بیشکی 4885
- Bakalım hangimiz daha tembel. Her birinizin halini anlıyayım bir kere şüphem kalmasın.
-
عارفان از دو جهان کاهلترند ** زانک بی شد یار خرمن میبرند
- Arifler, iki âleme de aldırış etmezler. İki âlemde de tembeldir onlar. Çünkü nadassız harman devşirirler.
-
کاهلی را کردهاند ایشان سند ** کار ایشان را چو یزدان میکند
- Onlar, tembelliğini senet edinmişlerdir. Çünkü onların işini Tanrı başarır.
-
کار یزدان را نمیبینند عام ** مینیاسایند از کد صبح و شام
- Halk, Tanrı'nın işini görmez. Bu yüzden de sabah akşam dilencilikten vazgeçerler.
-
هین ز حد کاهلی گویید باز ** تا بدانم حد آن از کشف راز
- Evet, tembelliğinizi söyleyin de sırrınızı anlayayım, tembelliğinizin derecesini bileyim.
-
بیگمان که هر زبان پردهی دلست ** چون بجنبد پرده سرها واصلست 4890
- Şüphe yok her dil, gönüle perdedir. Perde deprendi mi sırlara erilir.
-
پردهی کوچک چو یک شرحه کباب ** میبپوشد صورت صد آفتاب
- Kebap olmuş bir et parçası kadar küçücük bir perde yüzlerce güneşi örter.
-
گر بیان نطق کاذب نیز هست ** لیک بوی از صدق و کذبش مخبرست
- Hattâ söz, yalan bile olsa sözdeki koku, onun doğru, yahut yalan olduğunu haber verir.
-
آن نسیمی که بیایدت از چمن ** هست پیدا از سموم گولخن
- Çayırlıktan, çimenlikten gelen yel, külhandan esip gelen yelden farkedilir.
-
بوی صدق و بوی کذب گولگیر ** هست پیدا در نفس چون مشک و سیر
- Doğru sözle ahmağı aldatan yalan misk ve sarımsak kokusu gibi nefesten anlaşılır.