-
گفت مرغش پس جهاد آنگه بود ** کین چنین رهزن میان ره بود 490
- Kuş, iyi ama dedi, asıl savaş, yolda böyle yol vuranlar olunca savaştır.
-
از برای حفظ و یاری و نبرد ** بر ره ناآمن آید شیرمرد
- Aslan gibi olan er, halkı korumak, onlara yardım etmek ve düşmanla savaşmak için emin olmayan yola gelir.
-
عرق مردی آنگهی پیدا شود ** که مسافر همره اعدا شود
- Erlik, yolcu düşmanla çatıştığı zaman meydana çıkar.
-
چون نبی سیف بودست آن رسول ** امت او صفدرانند و فحول
- Peygamber, kılıçla gönderildi, ümmeti de saflar yaran er bir ümmettir.
-
مصلحت در دین ما جنگ و شکوه ** مصلحت در دین عیسی غار و کوه
- Bizim dinimiz de iş, savaştadır. İsa dininde mağaraya, dağa çekilip ibadette.
-
گفت آری گر بود یاری و زور ** تا به قوت بر زند بر شر و شور 495
- Adam dedi ki: Evet ama insanda güç kuvvet varsa, kötülüklere karşı durabilirse.
-
چون نباشد قوتی پرهیز به ** در فرار لا یطاق آسان بجه
- Kuvvet olmayınca çekinmek daha doğru. Takatin yetmeyeceği şeyden kaçmak daha yerinde bir iş.
-
گفت صدق دل بباید کار را ** ورنه یاران کم نیاید یار را
- Kuş, işe sarılmak için dedi, yüreğin doğru olması gerek. Yoksa insanın dostu eksik olmaz.
-
یار شو تا یار بینی بیعدد ** زانک بییاران بمانی بیمدد
- Sen dost ol da sayısız dost gör. Fakat dost olmazsan dostsuz, yardımsız kala kalırsın.
-
دیو گرگست و تو همچون یوسفی ** دامن یعقوب مگذار ای صفی
- Şeytan kurttur, sen de Yusuf’a benzersin. Ey temiz er, sakın Yakup’un eteğini bırakma.