-
از ملولی کاله میخواهد ز تو ** نیست آن کس مشتری و کالهجو
- Usancından gelir, senden kumaş ister. Fakat ne müşteridir ne de kumaş arar.
-
کاله را صد بار دید و باز داد ** جامه کی پیمود او پیمود باد 835
- Kumaşı yüz kere görür, yüz kere geri verir. O nerede kumaş ölçecek? Yel ölçer poyraz biçer!
-
کو قدوم و کر و فر مشتری ** کو مزاح گنگلی سرسری
- Nerede müşterinin gelişi, alışverişi, nerede bir serserinin alayı, gönül eğleyişi?
-
چونک در ملکش نباشد حبهای ** جز پی گنگل چه جوید جبهای
- Cebinde bir habbe bile yoktur. Ancak gevezelik eder, yoksa nereden cüppe alacak?
-
در تجارت نیستش سرمایهای ** پس چه شخص زشت او چه سایهای
- Alışveriş için sermaye yoktur; artık onun çirkin suratı nedir, alayı, gevezeliği ne oluyor?
-
مایه در بازار این دنیا زرست ** مایه آنجا عشق و دو چشم ترست
- Bu dünya pazarında sermaye altındır, orada da aşk ve iki ıslak göz.
-
هر که او بیمایهی بازار رفت ** عمر رفت و بازگشت او خام تفت 840
- Kim eli boş pazara giderse ömrü geçer, tamamı ile ham ve eli boş olarak geri döner.
-
هی کجا بودی برادر هیچ جا ** هی چه پختی بهر خوردن هیچ با
- Kardeş neredeydin? Hiçbir yerde. Ne pişirdin? Hiçbir şey!
-
مشتری شو تا بجنبد دست من ** لعل زاید معدن آبست من
- Müşteri ol da elim oynasın, gebe olan madenimden lâl doğsun.
-
مشتری گرچه که سست و باردست ** دعوت دین کن که دعوت واردست
- Fakat müşteri, gevşek ve soğuk bile olsa yine sen onu çağır. Çünkü böyle emredilmiştir.