English    Türkçe    فارسی   

6
873-882

  • مس خود را بر طریق زیر و بم  ** تا ابد بر کیمیااش می‌زنم 
  • Hafif ve tiz nağmelerle bakırımı ebediyen onun kimyasına vurup duracağım.
  • تا بجوشد زین چنین ضرب سحور  ** در درافشانی و بخشایش به حور 
  • Nihayet bu sahur davulum, denizleri coşturacak, inciler saçacak, ihsanlarda bulunacak.
  • خلق در صف قتال و کارزار  ** جان همی‌بازند بهر کردگار  875
  • Halk, savaş safında Allah için canları ile oynar.
  • آن یکی اندر بلا ایوب‌وار  ** وان دگر در صابری یعقوب‌وار 
  • Birisi Eyüp gibi belâlara düşer, öbürü Yakup gibi sabreder.
  • صد هزاران خلق تشنه و مستمند  ** بهر حق از طمع جهدی می‌کنند 
  • Yüz binlerce susuz ve muhtaç kişi, Allah için tamaha düşer, çalışır durur.
  • من هم از بهر خداوند غفور  ** می‌زنم بر در به اومیدش سحور 
  • Ben de suçları yargılayan, örten Allah için bu kapıdan sahur davulu çalıyorum, benim de ümidim onda.
  • مشتری خواهی که از وی زر بری  ** به ز حق کی باشد ای دل مشتری 
  • Parasını almak için müşterimi istiyorsun? Gönül, Allah’dan daha iyi müşteri nerede var?
  • می‌خرد از مالت انبانی نجس  ** می‌دهد نور ضمیری مقتبس  880
  • Malından pis dağarcığı alır, sana kendinden ışıklanan bir gönül nuru verir.
  • می‌ستاند این یخ جسم فنا  ** می‌دهد ملکی برون از وهم ما 
  • Hakikatte yok olan şu buz kesmiş bedeni alır, vehmimize sığmaz bir saltanat ihsan eder.
  • می‌ستاند قطره‌ی چندی ز اشک  ** می‌دهد کوثر که آرد قند رشک 
  • Birkaç katra göz yaşı alır, şekerlerin, balların hased ettiği kevseri bağışlar.