-
چونک بر میخت ببندد بسته باش ** چونک بگشاید برو بر جسته باش
- Seni de bir mıha bağladı mı sabret, çözdü mü yürü sıçra.
-
آفتاب اندر فلک کژ میجهد ** در سیهروزی خسوفش میدهد 930
- Güneş gökyüzünde eğri büğrü gitti mi yüzü kararır, Allah onu bir tutulmaya uğratır.
-
کز ذنب پرهیز کن هین هوشدار ** تا نگردی تو سیهرو دیگوار
- Sen de aklını başına devşir de tutulma yerine düşmemeye savaş, bu suretle de tencere gibi yüzü kara bir hale gelme.
-
ابر را هم تازیانهی آتشین ** میزنندش کانچنان رو نه چنین
- Buluta da öyle yürüme, böyle yürü diye ateşten kırbaç vururlar.
-
بر فلان وادی ببار این سو مبار ** گوشمالش میدهد که گوش دار
- Filân ovaya yağmur yağdır, buraya değil, kulağını aç diye kulağını bururlar.
-
عقل تو از آفتابی بیش نیست ** اندر آن فکری که نهی آمد مهایست
- Senin aklın, güneşten artık değildir ya. Nehyedilen fikirde kakılıp kalma.
-
کژ منه ای عقل تو هم گام خویش ** تا نیاید آن خسوف رو به پیش 935
- Ey akıl, sen de dizginini eğriltme de tutulup nursuz bir hale gelmeyesin.
-
چون گنه کمتر بود نیم آفتاب ** منکسف بینی و نیمی نورتاب
- Güneşin suçu az oldu mu az tutulur, yarısını tutulmuş görürsün, yarısını nurlu.
-
که به قدر جرم میگیرم ترا ** این بود تقریر در داد و جزا
- Allah, bu suretle seni suçun ne kadarsa o kadar tutarım. Suça verilen ceza suç miktarıncadır.
-
خواه نیک و خواه بد فاش و ستیر ** بر همه اشیا سمیعیم و بصیر
- İster iyi olsun ister kötü... İster âşikar olsun, ister gizli... Biz her şeyi duyarız, her şeyi görürüz der.