-
آنچنان زینت دهد مردار را ** که خرد زیشان دو صد گلزار را
- Leşe o kadar ziynet verir ki karşılık olarak onlardan iki yüz tane gül bahçesi satın alır.
-
آنچنان مهتاب پیماید به سحر ** کز خسان صد کیسه برباید به سحر 995
- Büyü yapar da o kadar ay ışığı gösterir ki aşağılık adamlardan yüzlerce keseyi kapar.
-
انبیاشان تاجری آموختند ** پیش ایشان شمع دین افروختند
- Peygamberler, onlara alışveriş etmeyi öğrettiler, onların önünde din mumunu yaktılar.
-
دیو و غول ساحر از سحر و نبرد ** انبیا را در نظرشان زشت کرد
- Fakat şeytan ve yol yanıltan büyücü, hileyle, büyüyle peygamberleri onlara çirkin gösterdi.
-
زشت گرداند به جادویی عدو ** تا طلاق افتد میان جفت و شو
- Düşman büyü yaparak karı ile kocayı birbirine çirkin gösterir, nihayet aralarına ayrılık düşer.
-
دیدههاشان را به سحر میدوختند ** تا چنین جوهر به خس بفروختند
- Onların gözlerini büyüyle kapattılar da böyle değerli bir inciyi aşağılık kişiye sattılar.
-
این گهر از هر دو عالم برترست ** هین بخر زین طفل جاهل کو خرست 1000
- 1000.Bu inci, iki âlemden de üstündür. Gel de hemen şu eşek gibi bir şeyden anlamayan çocuktan satın al.
-
پیش خر خرمهره و گوهر یکیست ** آن اشک را در در و دریا شکیست
- Eşeğe göre katır boncuğu ile inci birdir. O eşek ,zaten inciyle denizin vücudunda şüphe eder.
-
منکر بحرست و گوهرهای او ** کی بود حیوان در و پیرایهجو
- O denizi de inkâr eder, incilerini de. Hiç hayvan, inciyi süsü püsü arar mı?
-
در سر حیوان خدا ننهاده است ** کو بود در بند لعل و درپرست
- Allah, lâl ve inci aramaz. Allah, onun kafasına böyle bir şey koymamıştır.