-
ز آهن تیره بقدرت مینمود ** واقعاتی که در آخر خواست بود
- Allah, sonunda olacak şeyleri kudretiyle kapkara demirde gösterdi.
-
تا کنی کمتر تو آن ظلم و بدی ** آن همیدیدی و بتر میشدی
- Bu suretle senin daha az kötülük etmeni diledi... Fakat sen, hep bunları gördüğün halde daha beter oluyordun!
-
نقشهای زشت خوابت مینمود ** میرمیدی زان و آن نقش تو بود
- Sana rüyada kötü şeyler gösterdi. Onlardan ürktün, hâlbuki o kötü şeyler, senin suretindi.
-
همچو آن زنگی که در آیینه دید ** روی خود را زشت و بر آیینه رید 2490
- Hani aynaya bakınca yüzünü çirkin görüp aynayı pisleyen Zenci gibi!
-
که چه زشتی لایق اینی و بس ** زشتیم آن تواست ای کور خس
- Tükürmüş de sen çirkinsin, lâyığın ancak bu demiş, ayna da çirkinliğim, senin çirkinliğim a kör ve aşağılık adam!
-
این حدث بر روی زشتت میکنی ** نیست بر من زانک هستم روشنی
- Bu pisliği de kendi çirkin yüzüne bulaştırdın, bana değil. Çünkü ben apaydınım demiş!
-
گاه میدیدی لباست سوخته ** گه دهان و چشم تو بر دوخته
- Sen gâh elbiseni yanmış gördün; gâh ağzın tutulmuş, gözün kör olmuş gördün.
-
گاه حیوان قاصد خونت شده ** گه سر خود را به دندان دده
- Gâh bir canavar, kanına kastetti. Gâh yırtıcı biç hayvan, başını ısırdı!
-
گه نگون اندر میان آبریز ** گه غریق سیل خونآمیز تیز 2495
- Kendini gâh lâğıma baş aşağı düşüyorsun gördün. Gâh kanlı sellerde gark olmuşsun gördün.
-
گه ندات آمد ازین چرخ نقی ** که شقیی و شقیی و شقی
- Bazen rüyada bu tertemiz gökyüzünden sana "Kötüsün, kötüsün, kötü" diye ses geldi.
-
گه ندات آمد صریحا از جبال ** که برو هستی ز اصحاب الشمال
- Bazen dağlardan apaçık "Hadi git be. Sen, ashabı şimaldensin" sesini duydun!
-
گه ندا میآمدت از هر جماد ** تا ابد فرعون در دوزخ فتاد
- Bazen her cansız şeyden "Firavun, ebediyen cehenneme düştü gitti" sadasını işittin!
-
زین بترها که نمیگویم ز شرم ** تا نگردد طبع معکوس تو گرم
- Bundan beter rüyalar da gördün... Fakat utancından söyleyemiyorum ki ters tabiatın büsbütün tersleşmesin, kızmayasın!
-
اندکی گفتم به تو ای ناپذیر ** ز اندکی دانی که هستم من خبیر 2500
- Ey öğüt kabul etmeyen, azıcığını söylüyorum sana., bu azıcığı duy da bil ki ben biliyorum.
-
خویشتن را کور میکردی و مات ** تا نیندیشی ز خواب و واقعات
- Gördüğün rüyaları ve başına gelecek işleri düşünmemek için kendini ölü ve kör ettin!
-
چند بگریزی نک آمد پیش تو ** کوری ادراک مکراندیش تو
- Ne vakte dek kaçaksın? İşte hileler düzen anlayışının körlüğü, önüne geldi, çattı!
-
بیان آنک در توبه بازست
- Tövbe kapısı açıktır.
-
هین مکن زین پس فراگیر احتراز ** که ز بخشایش در توبهست باز
- Kendine gel, bundan böyle çekin artık. Çünkü Allah keremiyle tövbe kapısı açıktır.
-
توبه را از جانب مغرب دری ** باز باشد تا قیامت بر وری
- Tövbenin batı tarafında bir kapısı vardır, kıyamete kadar açıktır.
-
تا ز مغرب بر زند سر آفتاب ** باز باشد آن در از وی رو متاب 2505
- O kapı, güneş batıdan doğuncaya dek açık kalacaktır, o kapıdan yüz çevirme!
-
هست جنت را ز رحمت هشت در ** یک در توبهست زان هشت ای پسر
- Cennetin Allah rahmetiyle sekiz tane kapısı var... Oğul, o sekiz kapıdan biri de tövbe kapısıdır.
-
آن همه گه باز باشد گه فراز ** وآن در توبه نباشد جز که باز
- Öbürlerinin hepsi de bazen açılır, bozan kapanır. Fakat tövbe kapısı hep açıktır.
-
هین غنیمت دار در بازست زود ** رخت آنجا کش به کوری حسود
- Bunu ganimet bil. Kapı açık, kasetçinin körlüğüne rağmen derhal pılını pırtını oraya çek!
-
گفتن موسی علیهالسلام فرعون را کی از من یک پند قبول کن و چهار فضیلت عوض بستان
- Musa aleyhîsselâm'ın Firavun'a "Benden bir öğüt kabul et, karşılık olarak dört fazilet kazan" demesi.
-
هین ز من بپذیر یک چیز و بیار ** پس ز من بستان عوض آن را چهار
- Kendine gel de benden bir öğüt kabul et, karşılık olarak dört şey al!
-
گفت ای موسی کدامست آن یکی ** شرح کن با من از آن یک اندکی 2510
- Firavun, o bir öğüt, hangi öğüt? O tek öğüdü bana birazcık anlat dedi.
-
گفت آن یک که بگویی آشکار ** که خدایی نیست غیر کردگار
- Musa dedi ki: O tek öğüt şu: Apaçık söyle, deki Allah tektir, ondan başka tapacak yoktur!