خواجهای را بود هندو بندهای ** پروریده کرده او را زندهای
Zengin bir adamın Hintli bir kölesi vardı. Onu beslemiş, büyütmüş, Âdeta ölüyken diriltmişti.
علم و آدابش تمام آموخته ** در دلش شمع هنر افروخته 250
Bilgi ve edep belletmiş, gönlünde hüner ışığını yakmıştı.
پروریدش از طفولیت به ناز ** در کنار لطف آن اکرامساز
Çocukluğundan beri nazla yetiştirilmiş, o iyilikçi adam, onu lütuf kucağında büyütmüştü.
بود هم این خواجه را خوش دختری ** سیماندامی گشی خوشگوهری
Bu zengin adamında güzel, gümüş bedenli, yaradılışı ahlâkı hoş bir kızı vardı.
چون مراهق گشت دختر طالبان ** بذل میکردند کابین گران
Kız, evlenme çağına girince kızı isteyenler, ona ağır nikâh parası vermeye başladılar.
میرسیدش از سوی هر مهتری ** بهر دختر دم به دم خوزهگری
Her ulu adamdan kız istemeye bir görücü geliyordu.
گفت خواجه مال را نبود ثبات ** روز آید شب رود اندر جهات 255
Adam, malın sebatı yoktur, gece gelir, gündüz dağılıverir.
حسن صورت هم ندارد اعتبار ** که شود رخ زرد از یک زخم خار
Güzelliğin de değeri yoktur. Bir diken yarası ile renk solup sararıverir.
سهل باشد نیز مهترزادگی ** که بود غره به مال و بارگی
Büyük bir adamın oğlu olmak da bir şey değil. Bu çeşit gençler mala mülke gururlanır.
ای بسا مهتربچه کز شور و شر ** شد ز فعل زشت خود ننگ پدر
Nice büyük adamların oğulları vardır ki kötülükte bulunur, yaptığı kötü iş yüzünden babasına bir âr olur.
پر هنر را نیز اگر باشد نفیس ** کم پرست و عبرتی گیر از بلیس
Hünerli, bilgili kişi iyidir ama İblisten ibret al, ona da az tap.
علم بودش چون نبودش عشق دین ** او ندید از آدم الا نقش طین 260
Onun da bilgisi vardı ama din aşkı yoktu, bu yüzden Âdem’in yalnız topraktan yaratılan suretini gördü.
گرچه دانی دقت علم ای امین ** زانت نگشاید دو دیدهی غیببین
Ey emin kişi, bilgide ne kadar ileri gidersen git onunla gaybı gören gözün açılmaz ki!
او نبیند غیر دستاری و ریش ** از معرف پرسد از بیش و کمیش
Can gözü açık olmayan, sakaldan, sarıktan başka bir şey görmez, adamın ileri, yahut geri oluşunu, onu tarif edenden sorup öğrenir.
عارفا تو از معرف فارغی ** خود همیبینی که نور بازغی
Ey ârif, sen, birsini anlamak için onu bilen, söyleyip tarif eden kişiye müracaat etmezsin. Çünkü sen, doğmuş, parıl, parıl parlamakta olan bir nursun.
کار تقوی دارد و دین و صلاح ** که ازو باشد بدو عالم فلاح
Senin takvan, dinin var, iyi işler işlersin, öyle ki âlem onlarla düzelir, kurtuluşa erer.
کرد یک داماد صالح اختیار ** که بد او فخر همه خیل و تبار 265
Kendisine öyle temiz ve iyi bir damat seçti ki bütün halkın övündüğü kişiydi o.
پس زنان گفتند او را مال نیست ** مهتری و حسن و استقلال نیست
Kadınlar onun malı yok, mülkü yok, ululuğu yok, güzel değil, başına buyruk değil dediler.
گفت آنها تابع زهدند و دین ** بیزر او گنجیست بر روی زمین
Adam dedi ki: Onlar dine, zâhitliğe uymuş adamlar. O da yeryüzünde altını olmayan bir define.
چون به جد تزویج دختر گشت فاش ** دست پیمان و نشانی و قماش