-
دست میزد چون رهید از دست مرگ ** سبز و رقصان در هوا چون شاخ و برگ
- Ölümün pençesinden kurtulduğundan ayağı yerden kesilmiş, sevinmiş, el çırpmakta, dallar, yapraklar gibi yeşermiş neşelenmiş, oynamaktaydı.
-
شاخ و برگ از حبس خاک آزاد شد ** سر بر آورد و حریف باد شد
- Dallar, yapraklar, toprak hapsinden kurtulunca başlarını yükseltir, rüzgârın eşi, arkadaşı olurlar.
-
برگها چون شاخ را بشکافتند ** تا به بالای درخت اشتافتند
- Yapraklar, daldaki tomurcukları yarıp çıkınca ağacın tâ üstüne çıkarlar.
-
با زبان شطاه شکر خدا ** میسراید هر بر و برگی جدا
- Her meyve ve her yaprak, tomurcuğunun diliyle Tanrı’nın şükrünü terennüm eder;
-
که بپرورد اصل ما را ذو العطا ** تا درخت استغلظ آمد و استوی 1345
- Bizim aslımızı, ihsan sahibi Tanrı yetiştirdi, nihayet ağaç kalınlaştı, doğrulup yükseldi de.
-
جانهای بسته اندر آب و گل ** چون رهند از آب و گلها شاد دل
- Su ve çamur içinde olan canlar da bataklıklardan, su ve çamurdan kurtulunca gönülleri sevinç dolu bir halde.
-
در هوای عشق حق رقصان شوند ** همچو قرص بدر بینقصان شوند
- Tanrı aşkının havasında raks ederler; ayın on dördü gibi noksansız ve tam bir hale gelirler.
-
جسمشان در رقص و جانها خود مپرس ** و آن که گرد جان از آنها خود مپرس
- Tenleri oynayıp durur, ya canları ne haldedir? Sorma! Tamamıyla can olanlara gelince: onları hiç sorma (anlatmağa imkân yok!)
-
شیر را خرگوش در زندان نشاند ** ننگ شیری کاو ز خرگوشی بماند
- Tavşan, aslanı zindana soktu. Aslan için ne ayıp şey; bir tavşancıktan geri kaldı!
-
در چنان ننگی و آن گه این عجب ** فخر دین خواهد که گویندش لقب 1350
- Böyle bir ayba sahip olduğu halde şaşılacak şey şurasıdır ki bir de kendisine Fahreddin lâkabını takmalarını ister!