English    Türkçe    فارسی   

2
84-93

  • چشم چون بستی ترا تاسه گرفت ** نور چشم از نور روزن کی شکفت‏
  • Gözünü yumdun mu canın kopuyormuş gibi bir eleme, bir ıstıraba düşersin. Gözün, gündüzün nurundan ayrılmaya sabrı yoktur.
  • تاسه‏ی تو جذب نور چشم بود ** تا بپیوندد به نور روز زود 85
  • Gözünü yumdun mu tasalanır, gama, gussaya düşersin. Gözün nuru, gündüzün nurundan ayrılamaz.
  • چشم باز ار تاسه گیرد مر ترا ** دان که چشم دل ببستی بر گشا
  • Senin tasan, gam ve gussan; hemencecik gündüzün nuruna kavuşmak isteyen göz nurunun cazibesinden ileri gelir.
  • آن تقاضای دو چشم دل شناس ** کاو همی‏جوید ضیای بی‏قیاس‏
  • Gözün açıkken de tasalanırsan bil ki gönül gözünü yummuşsundur, onu aç!
  • چون فراق آن دو نور بی‏ثبات ** تاسه آوردت گشادی چشمهات‏
  • Bil ki sıkıntı gönlünün iki gözü de kapalı olduğundandır. Gönül gözü kıyasa sığmaz bir ziya arayıp durmaktadır.
  • پس فراق آن دو نور پایدار ** تاسه می‏آرد مر آن را پاس دار
  • O iki ebedî nurun firkati, seni tasalandırmaktadır. Onu koru!
  • او چو می‏خواند مرا من بنگرم ** لایق جذب‏ام و یا بد پیکرم‏ 90
  • O mademki beni çağırmakta, ben de kendime bakayım. Onun cazibesine lâyık mıyım, yoksa çirkin miyim?
  • گر لطیفی زشت را در پی کند ** تسخری باشد که او بر وی کند
  • Bir güzel, peşine bir çirkini takarsa onunla alay ediyor demektir.
  • کی ببینم روی خود را ای عجب ** تا چه رنگم همچو روزم یا چو شب‏
  • Acaba yüzümü nasıl göreyim? Ne renkteyim ki, gündüz gibi miyim, gece gibi mi?
  • نقش جان خویش می‏جستم بسی ** هیچ می‏ننمود نقشم از کسی‏
  • Diye can suretimi hayli zamandır arayıp duruyordum. Fakat suretim kimseden görünmüyordu.