- 
		    یار بد نیکوست بهر صبر را  ** که گشاید صبر کردن صدر را 
- Sabredersen kötü arkadaş iyidir. Sabır, insanın göğsünü açar, insanı genişletir.
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    صبر مه با شب منور داردش  ** صبر گل با خار اذفر داردش 
- Ayın gece sabretmesi , onu apaydın bir hale kor. Gülün dikene sabrı, onu güzel kokulu bir hale getirir.
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    صبر شیر اندر میان فرث و خون  ** کرده او را ناعش ابن اللبون 
- Aslanın pislik ve kan içinde kalıp sabretmesi , onu deve yavrularıyla doyurur.
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
		 
		    
		   - 
		   صبر جملهی انبیا با منکران  ** کردشان خاص حق و صاحبقران    1410
- Peygamberlerin münkirlere sabretmesi onları Allah hassı yapmış , sahipkıran etmiştir.
 
		 
	         
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    هر که را بینی یکی جامه درست  ** دانک او آن را به صبر و کسب جست 
- Kimde bir düzgün esvap görsen bil ki onu sabretmek , uğraşıp kazanmakla elde etmiştir.
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    هرکه را دیدی برهنه و بینوا  ** هست بر بیصبری او آن گوا 
- Kimi aç , çıplak görürsen bu hali , sabırsızlığına tanıktır.
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    هرکه مستوحش بود پر غصه جان  ** کرده باشد با دغایی اقتران 
- Kim ürker , canı dertler içinde kalırsa mutlaka bir kötü kişiye arkadaşlık etmiştir.
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    صبر اگر کردی و الف با وفا  ** ار فراق او نخوردی این قفا 
- Eğer sabretsen ülfetine tahammül edip vefa göstersen sevdiğinden ayrılmaz , başını dövmezdin.
 
		 
		 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
		 
		    
		   - 
		   خوی با حق نساختی چون انگبین  ** با لبن که لا احب الافلین    1415
- Balla sütün karıştığı gibi Allah huyuyla huylansaydın “Ben batanları sevmem” der,
 
		 
	         
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		    
		    - 
		    لاجرم تنها نماندی همچنان  ** که آتشی مانده به راه از کاروان 
- Kervandan arda kalmış ateş gibi yol üstünde yalnız başına kala kalmazdın.