-
از بقیهی خور که در دندانش ماند ** کرمها رویید و بر دندان نشاند
- Yediğinin artığından dişlerinin arasında kalanlar kurtlanır, dişlerinin çevresinde kurtlar peydahlanır.
-
مرغکان بینند کرم و قوت را ** مرج پندارند آن تابوت را
- Kuşcağızlar, kurtları, o rızkı görüp o tabutu otlak sanırlar.
-
چون دهان پر شد ز مرغ او ناگهان ** در کشدشان و فرو بندد دهان 4085
- Ağzı, ansızın kuşlarla doldu mu derhal nefesini çeker, ağzını kapar.
-
این جهان پر ز نقل و پر ز نان ** چون دهان باز آن تمساح دان
- Bu ekmeklerle, azıklarla dolu olan alemi, o timsahın açılmış ağzı bil.
-
بهر کرم و طعمه ای روزیتراش ** از فن تمساح دهر آمن مباش
- Ey rızık kazanan! Kurt ve yeyim derdine düşüp zaman timsahının hilesinden emin olma.
-
روبه افتد پهن اندر زیر خاک ** بر سر خاکش حبوب مکرناک
- Tilki, toprağın altına yayılır, toprağın üstünde de hileli tohumlar vardır.
-
تا بیاید زاغ غافل سوی آن ** پای او گیرد به مکر آن مکردان
- Nihayet bir karga gaflette bulunur, oraya gelir konar. O hilebaz da derhal onun ayağını yakalayıverir.
-
صدهزاران مکر در حیوان چو هست ** چون بود مکر بشر کو مهترست 4090
- Hayvanlar da yüz binlerce hile varken artık hayvanlardan daha üstün olanda ne hileler bulunur?
-
مصحفی در کف چو زینالعابدین ** خنجری پر قهر اندر آستین
- Zeynel-abidin gibi elinde bir Kuran, fakat yeninde kahredici bir hançer!
-
گویدت خندان کای مولای من ** در دل او بابلی پر سحر و فن
- Sana gelerek efendim der. Fakat gönlünde büyülerle, hilelerle dolu bir Babil var.