- Bu ne lâftır ki senden daha iyiler, dünyada onu hatırlarına bile getirmezler.
- هین چه لاف است این که از تو بهتران ** در نیاوردند اندر خاطر آن
- Ya gugurlandın yahut da kaza, bizim izimizde. Yoksa bu lâf, senin gibisine nerden yaraşacak?” dediler.
- معجبی یا خود قضامان در پی است ** ور نه این دم لایق چون تو کی است
- Tavşanın av hayvanlarına cevabı
- جواب خرگوش نخجیران را
- Tavşan, “Dostlar, Hak bana ilham etti. Hakikaten zayıf birisi, kuvvetli bir rye ve tedbire nail oldu.
- گفت ای یاران حقم الهام داد ** مر ضعیفی را قوی رایی فتاد
- Hakk’ın arıya öğrettiğini, aslan ve ejderha bilemez.
- آن چه حق آموخت مر زنبور را ** آن نباشد شیر را و گور را
- Arı, teritaze balla dolu petekler yapar. Tanrı, ona, o ilimde kapı açtı. 1010
- خانهها سازد پر از حلوای تر ** حق بر او آن علم را بگشاد در
- Hakk’ın, ipekböceğine öğrettiğini hiçbir fil bilir mi?
- آن چه حق آموخت کرم پیله را ** هیچ پیلی داند آن گون حیله را
- Toprağa mensup insan Hak’tan ilim öğrendi ve o bilgi ile yedinci kat göğe kadar bütün âlemi aydınlattı;
- آدم خاکی ز حق آموخت علم ** تا به هفتم آسمان افروخت علم
- Tanrı’ya şüphe eden kişinin körlüğüne rağmen meleklerin adını, sanını unutturdu;
- نام و ناموس ملک را در شکست ** کوری آن کس که در حق درشک است
- Altı yüz bin yıllık zahidin, o buzağının ağzını bağladı;
- زاهد چندین هزاران ساله را ** پوز بندی ساخت آن گوساله را
- Bu suretle din bilgisi sütünü emmesine, o yüce ve sağlam köşkün etrafında dönüp dolaşmasına mâni oldu. 1015
- تا نتاند شیر علم دین کشید ** تا نگردد گرد آن قصر مشید