- Danışmak, insana anlayış ve akıl verir; akıllar da akıllara yardım eder.
- مشورت ادراک و هشیاری دهد ** عقلها مر عقل را یاری دهد
- Peygamber “ Ey tedbir sahibi, danış ki kendisiyle danışılan kişi emindir” dedi.
- گفت پیغمبر بکن ای رایزن ** مشورت کالمستشار موتمن
- Tavşanın, sırrını onlardan gizlemesi
- منع کردن خرگوش راز را از ایشان
- Tavşan, “Her sır söylenemez, gâh çift dersin, tek olur; gâh tek dersin, çift çıkar! 1045
- گفت هر رازی نشاید باز گفت ** جفت طاق آید گهی گه طاق جفت
- Aynanın berraklığını, yüzüne karşı översen nefesinden ayna çabucak buğulanır, bulanır, bizi göstermez olur.
- از صفا گر دم زنی با آینه ** تیره گردد زود با ما آینه
- Şu üç şey hakkında dudağını kıpırdatma: Gittiğin yol, paran, bir de mezhebin.
- در بیان این سه کم جنبان لبت ** از ذهاب و از ذهب وز مذهبت
- Çünkü bu üçünün de düşmanı çoktur. Düşman bildi mi, sana pusu kurar.
- کین سه را خصم است بسیار و عدو ** در کمینت ایستد چون داند او
- Bir iki kimseye söyledin mi, artık o sırra veda et. İki kişiyi aşan, bir başkasına da söylenen her sır, yayılır.
- ور بگویی با یکی دو الوداع ** کل سر جاوز الاثنین شاع
- İki üç kuşu birbirine bağlasan elem içinde yerde mahpus kalırlar. 1050
- گر دو سه پرنده را بندی به هم ** بر زمین مانند محبوس از الم
- Üstü örtülü, güzel bir tarzda, kurtulmak için konuşur, danışırlar. Danışmaları, görenleri yanıltacak şekilde kinayelerledir.
- مشورت دارند سرپوشیده خوب ** در کنایت با غلط افکن مشوب
- Peygamber, kapalı bir tarzda meşveret ederdi. Eshap cevap verir, düşman haberdar olmazdı.
- مشورت کردی پیمبر بسته سر ** گفته ایشانش جواب و بیخبر