English    Türkçe    فارسی   

1
1046-1055

  • Aynanın berraklığını, yüzüne karşı översen nefesinden ayna çabucak buğulanır, bulanır, bizi göstermez olur.
  • از صفا گر دم زنی با آینه ** تیره گردد زود با ما آینه‌‌
  • Şu üç şey hakkında dudağını kıpırdatma: Gittiğin yol, paran, bir de mezhebin.
  • در بیان این سه کم جنبان لبت ** از ذهاب و از ذهب وز مذهبت‌‌
  • Çünkü bu üçünün de düşmanı çoktur. Düşman bildi mi, sana pusu kurar.
  • کین سه را خصم است بسیار و عدو ** در کمینت ایستد چون داند او
  • Bir iki kimseye söyledin mi, artık o sırra veda et. İki kişiyi aşan, bir başkasına da söylenen her sır, yayılır.
  • ور بگویی با یکی دو الوداع ** کل سر جاوز الاثنین شاع‌‌
  • İki üç kuşu birbirine bağlasan elem içinde yerde mahpus kalırlar. 1050
  • گر دو سه پرنده را بندی به هم ** بر زمین مانند محبوس از الم‌‌
  • Üstü örtülü, güzel bir tarzda, kurtulmak için konuşur, danışırlar. Danışmaları, görenleri yanıltacak şekilde kinayelerledir.
  • مشورت دارند سرپوشیده خوب ** در کنایت با غلط افکن مشوب‌‌
  • Peygamber, kapalı bir tarzda meşveret ederdi. Eshap cevap verir, düşman haberdar olmazdı.
  • مشورت کردی پیمبر بسته سر ** گفته ایشانش جواب و بی‌‌خبر
  • Düşman, baştan ayağı bilmesin, bir şeyi sezmesin diye reyini kapalı misalle söylerdi.
  • در مثالی بسته گفتی رای را ** تا نداند خصم از سر پای را
  • Bu misalle muradını anlatmış olurdu. Ağyar sualinden bir koku bile duymaz, hiçbir şey anlamazdı” dedi.
  • او جواب خویش بگرفتی از او ** وز سؤالش می‌‌نبردی غیر بو
  • Tavşanın aslana oyun edip onunla başa çıkması
  • قصه‌‌ی مکر خرگوش‌‌
  • Tavşan, aslana gitmede biraz gecikti, sonra pençesi kuvvetli aslanın yanına gitti. 1055
  • ساعتی تاخیر کرد اندر شدن ** بعد از آن شد پیش شیر پنجه زن‌‌