- Düşman, baştan ayağı bilmesin, bir şeyi sezmesin diye reyini kapalı misalle söylerdi.
- در مثالی بسته گفتی رای را ** تا نداند خصم از سر پای را
- Bu misalle muradını anlatmış olurdu. Ağyar sualinden bir koku bile duymaz, hiçbir şey anlamazdı” dedi.
- او جواب خویش بگرفتی از او ** وز سؤالش مینبردی غیر بو
- Tavşanın aslana oyun edip onunla başa çıkması
- قصهی مکر خرگوش
- Tavşan, aslana gitmede biraz gecikti, sonra pençesi kuvvetli aslanın yanına gitti. 1055
- ساعتی تاخیر کرد اندر شدن ** بعد از آن شد پیش شیر پنجه زن
- Aslan, tavşan gecikti diye pençesiyle toprağı kazmakta, kükremekteydi:
- ز آن سبب کاندر شدن او ماند دیر ** خاک را میکند و میغرید شیر
- “Ben, o alçakların ahdi hamdır, ham, ahitleri kötüdür, sözlerinde durmazlar demiştim.
- گفت من گفتم که عهد آن خسان ** خام باشد خام و سست و نارسان
- Onların gürültüleri beni yaya bıraktı. Bu felek beni ne vakte kadar aldatacak, ne vakte kadar?
- دمدمهی ایشان مرا از خر فگند ** چند بفریبد مرا این دهر چند
- Tedbirsiz emir, adamakıllı âciz kalır. Çünkü ahmaklığından dolayı ne önünü görür, ne ardını!” dedi.
- سخت درماند امیر سست ریش ** چون نه پس بیند نه پیش از احمقیش
- Yol düzgün ama altında tuzaklar var. Yazının tarzı hoş ama içinde mana kıt. 1060
- راه هموار است و زیرش دامها ** قحط معنی در میان نامها
- Sözler, yazılar, tuzaklara benzer. Tatlı sözler, bizim ömrümüzün kumudur.
- لفظها و نامها چون دامهاست ** لفظ شیرین ریگ آب عمر ماست
- İçinde su kaynayan kum pek az bulunur; yürü, onu ara!
- آن یکی ریگی که جوشد آب ازو ** سخت کمیاب است رو آن را بجو