- Bilgileri hıfzeden levh, bir Levh-i Mahfuz olur; aklı ruhtan nasiplenir, feyz alır.
- لوح حافظ لوح محفوظی شود ** عقل او از روح محظوظی شود
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
	         
		 
		 
		    
		    - Önce aklı hoca iken, sonra akıl ona şakirt olur.   1065
- چون معلم بود عقلش ز ابتدا ** بعد از این شد عقل شاگردی و را
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Akıl; Cebrail gibi “Ey Ahmed, bir adım daha atarsam yanarım!
- عقل چون جبریل گوید احمدا ** گر یکی گامی نهم سوزد مرا
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Sen beni bırak, bundan sonra sen ileri yürü. Ey can sultanı! Benim haddim bu karardır” der.
- تو مرا بگذار زین پس پیش ران ** حد من این بود ای سلطان جان
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Tembellik yüzünden şükür ve sabırda mahrum kalan, ancak şunu bilir: Ayağını “cebir” tutmuştur. (Bana bunu Tanrı vermiş demektedir).
- هر که ماند از کاهلی بیشکر و صبر ** او همین داند که گیرد پای جبر
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Cebir iddia eden, hasta değilken kendisini hasta göstermiştir. Nihayetle hastalık o kimseyi sıhhatten ayırmıştır.
- هر که جبر آورد خود رنجور کرد ** تا همان رنجوریاش در گور کرد
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
	         
		 
		 
		    
		    - Peygamber, “Şakacıktan hastalanış gerçekten hastalık getirir ve o adam nihayet mum gibi söner gider” dedi.   1070
- گفت پیغمبر که رنجوری به لاغ ** رنج آرد تا بمیرد چون چراغ
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Cebir ne demektir? Kırık sarmak yahut kopmuş damarı bağlamak.
- جبر چه بود بستن اشکسته را ** یا بپیوستن رگی بگسسته را
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Mademki bu yolda ayağını kırmadın; kiminle alay ediyorsun, ayağını neye sardın?
- چون در این ره پای خود نشکستهای ** بر که میخندی چه پا را بستهای
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Çalışma yolunda ayağı kırılana derhal Burak geldi, ona bindi.
- و آن که پایش در ره کوشش شکست ** در رسید او را براق و بر نشست