- Peygamberlerin ululuğundan ve hutbelerinden gayrı padişahların hutbeleri, ululukları, adları, sanları değişir, baki kalmaz.
- خطبهی شاهان بگردد و آن کیا ** جز کیا و خطبههای انبیا
- Çünkü padişahların kuvvetleri hevadandır. Peygamberlerin icazetnameleri ise ululuk sahibi Tanrı’dandır.
- ز آن که بوش پادشاهان از هواست ** بار نامهی انبیا از کبریاست
- Paralara padişahların adlarını kazırlar; Ahmed’in adını ise kıyamete kadar hâk kederler. 1105
- از درمها نام شاهان بر کنند ** نام احمد تا ابد بر میزنند
- Ahmed’in adı, bütün Peygamberlerin adıdır. Yüz, elimizde olunca doksan da bizde demektir.
- نام احمد نام جمله انبیاست ** چون که صد آمد نود هم پیش ماست
- Yine tavşanın hilesi ve gitmede gecikmesi
- هم در بیان مکر خرگوش
- Tavşan aslana gitmede epeyce gecikti. Yapacağı hileyi kendisince kararlaştırdı.
- در شدن خرگوش بس تاخیر کرد ** مکر را با خویشتن تقریر کرد
- Bir hayli geciktikten sonra aslanın kulağına bir iki sır söylemek üzere yola düştü.
- در ره آمد بعد تاخیر دراز ** تا به گوش شیر گوید یک دو راز
- Akıl diyarında nice âlimler vardır! Bu akıl denizi ne kadar engindir!
- تا چه عالمهاست در سودای عقل ** تا چه با پهناست این دریای عقل
- Bizim şu şeklimiz bu tatlı denizde su üzerinde kâseler gibi yüzer. 1110
- صورت ما اندر این بحر عذاب ** میدود چون کاسهها بر روی آب
- İçi dolu olmadıkça kap, suyun yüzündedir. Dolunca denize batar.
- تا نشد پر بر سر دریا چو طشت ** چون که پر شد طشت در وی غرق گشت
- Akıl gizlidir, ortada bir âlem görünüp durur. Bizim şeklimiz; o denizin dalgasından yahut ıslaklığından ibarettir.
- عقل پنهان است و ظاهر عالمی ** صورت ما موج یا از وی نمی