English    Türkçe    فارسی   

1
1129-1138

  • Evvelâ nûr, sonra renk görülür, bunu da zıddı bulunan zulmetle anlarsın. (T.M. 1127)
  • Tanrı; bu zıddiyetle gönül hoşluğu meydana gelsin, her şey iyice anlaşılsın diye hastalığı ve kederi yarattı. 1130
  • Şu halde gizli olan şeyler, zıddıyla meydana çıkar. Hakk’ın zıddı olmadığından gizlidir.
  • Evvelâ nura bakılır, sonra renge. Çünkü beyaz ve zenci, birbirine zıt olduğu için meydana çıkar.
  • Sen nuru, zıddıyla bildin. Zıt, zıddı meydana çıkarır, gösterir.
  • Varlık âleminde Hak nurunun zıddı yoktur ki açıkça görünebilsin.
  • Hulâsa gözlerimiz onu idrak edemez; o bizi görür, idrak eder. Sen bunu, Mûsâ ile Tûr kıssasında gör! 1135
  • Suretle manayı; aslanla orman yahut ses ve sözle düşünce gibi bil!
  • Bu söz, bu ses; düşünceden meydana geldi. Fakat düşünce denizi nerede? Onu bilmezsin.
  • Ama lâtif bir söz dalgası görünce onun denizinin de kadri yüce bir deniz olacağını anlarsın.