English    Türkçe    فارسی   

1
114-123

  • Çünkü kalem, yazmada koşup durmaktadır, ama aşk bahsine gelince; çatlar, âciz kalır.
  • Aşkın şerhinde akıl, çamura saplanmış eşek gibi yattı kaldı. Aşkı, âşıklığı yine aşk şerh etti. 115
  • Güneşin vücuduna delil, yine güneştir. Sana delil lâzımsa güneşten yüz çevirme.
  • Gerçi gölgede güneşin varlığından bir nişan verir, fakat asıl güneş her an can nuru bahşeyler.
  • Gölge sana gece misali gibi uyku getirir. Ama güneş doğuverince ay yarılır (nuru görünmez olur).
  • Zaten cihanda güneş gibi misli bulunmaz bir şey yoktur. Baki olan can güneşi öyle bir güneştir ki, asla gurub etmez.
  • Güneş, gerçi tektir, fakat onun mislini tasvir etmek mümkündür. 120
  • Ama kendisinden esîr var olan güneş, öyle bir güneştir ki, ona zihinde de, dışarda da benzer olamaz.
  • Nerede tasavvurda onun sığacağı bir yer ki misli tasvir edilebilsin!
  • Şemseddin’in sözü gelince dördüncü kat göğün güneşi başını çekti, gizlendi.