- Hele mevkiinin sadakası olarak yolunu şaşıranı kendi yolundan sürme!
- خاص از بهر زکات جاه خود ** گمرهی را تو مران از راه خود
- Bütün ırmaklara su veren deniz bile her çöpü başının üstünde taşır.
- بحر کاو آبی به هر جو میدهد ** هر خسی را بر سر و رو مینهد
- Deniz, bu kereminden dolayı eksilmez; ihsanı yüzünden aşağılaşmaz” dedi. 1165
- کم نخواهد گشت دریا زین کرم ** از کرم دریا نگردد بیش و کم
- Aslan dedi ki: “Ben yerinde ve lâyık olana kerem ve ihsanda bulunurum; herkesin elbisesini boyuna göre biçerim.”
- گفت دارم من کرم بر جای او ** جامهی هر کس برم بالای او
- Tavşan “Dinle, eğer lûtfa lâyık değilsem kahır ejderhasının önüne baş koydum, ne yaparsan yap!
- گفت بشنو گر نباشم جای لطف ** سر نهادم پیش اژدرهای عنف
- Ben kuşluk vakti yola düştüm, arkadaşımla padişahıma geliyordum.
- من به وقت چاشت در راه آمدم ** با رفیق خود سوی شاه آمدم
- Arkadaşlarımla, senin için başka bir tavşanı da bana yoldaş etmiştiler.
- با من از بهر تو خرگوشی دگر ** جفت و همره کرده بودند آن نفر
- Bir erkek aslan, kulunuzun kanına kastetti. Yolda, bu iki yoldaşa da sataştı. 1170
- شیری اندر راه قصد بنده کرد ** قصد هر دو همره آینده کرد
- Ben ona “Biz padişahlar padişahının kuluyuz, o kapının iki küçük kapı yoldaşıyız” dedim.
- گفتمش ما بندهی شاهنشهایم ** خواجهتاشان که آن درگهایم
- Dedi ki: “Utan be! Padişahlar padişahı dediğin kim oluyor? Benim huzurumda öyle her adam olamayanın adını anma!
- گفت شاهنشه که باشد شرم دار ** پیش من تو یاد هر ناکس میار