English    Türkçe    فارسی   

1
1182-1191

  • Onun da cezasını vereyim, onun gibi yüz tanesinin de. Fakat bu sözün yalansa seni cezalandırırım.”
  • Tavşan; onu, kurduğu dolaba düşürmek için kılavuz gibi öne düştü.
  • Nişan koyduğu bir kuyuya doğru yola çıktılar. Aslana derin bir kuyuyu tuzak yapmıştı.
  • Her ikisi de kuyunun bulunduğu yere yaklaştılar. İşte sana hilebaz, saman altından su yürüten bir tavşan! 1185
  • Su bir saman çöpünü ovaya götürür ama bir dağı nasıl sürükler acaba?
  • Onun hile tuzağı aslana kemenetti. Ne tuhaf tavşan ki bir aslanı avlıyor!
  • Bir Mûsâ, Firavun’u askeriyle, başındaki kalabalıkla Nil nehrinde öldürür;
  • Bir sivrisinek yarım kanadıyla pervasızca başın beynini yarar.
  • Düşman sözü dinleyenin hali budur. Hasetçinin dostu olanın uğradığı cezayı gör! 1190
  • Hâmân’ı dinleyen Firavunun, Şeytan’ı dinleyen Nemrûd’un hali budur.