- Düşman sözü dinleyenin hali budur. Hasetçinin dostu olanın uğradığı cezayı gör! 1190
- حال آن کاو قول دشمن را شنود ** بین جزای آن که شد یار حسود
- Hâmân’ı dinleyen Firavunun, Şeytan’ı dinleyen Nemrûd’un hali budur.
- حال فرعونی که هامان را شنود ** حال نمرودی که شیطان را شنود
- Düşman her ne kadar dostça söylerse de, her ne kadar taneden, yemden bahsederse de sen onu tuzak bil!
- دشمن ار چه دوستانه گویدت ** دام دان گر چه ز دانه گویدت
- Sana şeker verirse sen bunu zehir bil, bir lütufta bulunursa onu kahır bil!
- گر ترا قندی دهد آن زهر دان ** گر به تن لطفی کند آن قهر دان
- Kaza gelince kabuktan başka bir şey göremez, düşmanları dostlardan ayıramazsın.
- چون قضا آید نبینی غیر پوست ** دشمنان را باز نشناسی ز دوست
- Böyle olunca yalvarmaya başla, ağlayıp inlemeye, tesbihe, oruca devam et! 1195
- چون چنین شد ابتهال آغاز کن ** ناله و تسبیح و روزه ساز کن
- “Rabbim, sen gaipleri bilirsin. Günahtan dolayı bizden intikam alma” diye yalvar, yakar!
- ناله میکن کای تو علام الغیوب ** زیر سنگ مکر بد ما را مکوب
- “Ey aslanları yaratan! Eğer biz bir köpeklik etmişsek bu pusudan bizim üstümüze aslanı saldırma!
- گر سگی کردیم ای شیر آفرین ** شیر را مگمار بر ما زین کمین
- Güzel suya ateş şeklini, ateşe de su letafini verme!” diye niyaz et!
- آب خوش را صورت آتش مده ** اندر آتش صورت آبی منه
- Yarabbi, sen kahır şarabıyla insanı sarhoş edersen yok olan şeylere varlık suretini verir, onları var gibi gösterirsin.
- از شراب قهر چون مستی دهی ** نیستها را صورت هستی دهی