- “Rabbim, sen gaipleri bilirsin. Günahtan dolayı bizden intikam alma” diye yalvar, yakar!
- ناله میکن کای تو علام الغیوب ** زیر سنگ مکر بد ما را مکوب
- “Ey aslanları yaratan! Eğer biz bir köpeklik etmişsek bu pusudan bizim üstümüze aslanı saldırma!
- گر سگی کردیم ای شیر آفرین ** شیر را مگمار بر ما زین کمین
- Güzel suya ateş şeklini, ateşe de su letafini verme!” diye niyaz et!
- آب خوش را صورت آتش مده ** اندر آتش صورت آبی منه
- Yarabbi, sen kahır şarabıyla insanı sarhoş edersen yok olan şeylere varlık suretini verir, onları var gibi gösterirsin.
- از شراب قهر چون مستی دهی ** نیستها را صورت هستی دهی
- Sarhoşluk nedir? Taşı gevher, yünü yeşim taşı görecek derecede gözün bağlanması, görmemesidir. 1200
- چیست مستی بند چشم از دید چشم ** تا نماید سنگ گوهر پشم یشم
- Sarhoşluk nedir? Ilgın ağacı göze sandal ağacı görünecek kadar duyguların değişmesidir!
- چیست مستی حسها مبدل شدن ** چوب گز اندر نظر صندل شدن
- Kaza gelince aydın gözlerin bile bağlanacağını bildiren Süleyman hikâyesi
- قصهی هدهد و سلیمان در بیان آن که چون قضا آید چشمهای روشن بسته شود
- Süleyman’ın büyük divan çadırı kurulunca bütün kuşlar huzuruna geldiler.
- چون سلیمان را سراپرده زدند ** جمله مرغانش به خدمت آمدند
- Onu, kendilerinin dilini anlar, sırrını bilir bir zat bulup huzuruna canla, başla bir bir koştular.
- هم زبان و محرم خود یافتند ** پیش او یک یک به جان بشتافتند
- Bütün kuşlar, cik cik ötmeyi bırakmışlar; kardeşinin seninle konuşmasından daha fasih bir surette Süleyman’la konuşmaya başlamışlardı.
- جمله مرغان ترک کرده جیک جیک ** با سلیمان گشته افصح من اخیک
- Aynı dili konuşma, hısımlık ve bağlılıktır. İnsan yabancılarla kalırsa mahpusa benzer. 1205
- هم زبانی خویشی و پیوندی است ** مرد با نامحرمان چون بندی است