- Gönülden sözsüz, işaretsiz, yazısız yüz binlerce tercüman zuhur eder.
- غیر نطق و غیر ایما و سجل ** صد هزاران ترجمان خیزد ز دل
- Kuşların hepsi, bütün sırlarını, hünerlerine, bilgi ve işlerine ait şeyleri.
- جمله مرغان هر یکی اسرار خود ** از هنر وز دانش و از کار خود
- Süleyman’a birer birer apaçık söylüyorlar, kendilerini bildirmek ve tanıtmak için öğünüyorlardı. 1210
- با سلیمان یک به یک وامینمود ** از برای عرضه خود را میستود
- Bu öğünmek kibirden, varlıktan dolayı değildi. Her kuş, onun huzuruna varsın, yakınlarından olsun diye öğünüyordu.
- از تکبر نی و از هستی خویش ** بهر آن تا ره دهد او را به پیش
- Bir kul, bir efendiye kul olmak dilerse hünerinden bir miktarını ona arz eder.
- چون بباید بردهای را خواجهای ** عرضه دارد از هنر دیباجهای
- Fakat o efendi tarafından satın alınmayı istemezse kendisini hasta, sağır, çolak ve topal gösterir.
- چون که دارد از خریداریش ننگ ** خود کند بیمار و کر و شل و لنگ
- Hüthüdün hünerini arz etme sırası geldi; sanatını ve düşüncelerini bildirme nöbeti erişti.
- نوبت هدهد رسید و پیشهاش ** و آن بیان صنعت و اندیشهاش
- Dedi ki: “Ey Padişah, en küçük bir hünerimi kısaca arz edeyim. Kısa söylemek daha iyidir.” 1215
- گفت ای شه یک هنر کان کهتر است ** باز گویم گفت کوته بهتر است
- Süleyman “Söyle bakalım, o hangi hünerdir?” dedi. Hüthüt, “Gayet yükseklerde uçtuğum zaman,
- گفت بر گو تا کدام است آن هنر ** گفت من آن گه که باشم اوج بر
- Havadan bakınca yerin tâ dibindeki suyu görürüm.
- بنگرم از اوج با چشم یقین ** من ببینم آب در قعر زمین