English    Türkçe    فارسی   

1
1208-1217

  • Gönülden sözsüz, işaretsiz, yazısız yüz binlerce tercüman zuhur eder.
  • غیر نطق و غیر ایما و سجل ** صد هزاران ترجمان خیزد ز دل‌‌
  • Kuşların hepsi, bütün sırlarını, hünerlerine, bilgi ve işlerine ait şeyleri.
  • جمله مرغان هر یکی اسرار خود ** از هنر وز دانش و از کار خود
  • Süleyman’a birer birer apaçık söylüyorlar, kendilerini bildirmek ve tanıtmak için öğünüyorlardı. 1210
  • با سلیمان یک به یک وامی‌‌نمود ** از برای عرضه خود را می‌‌ستود
  • Bu öğünmek kibirden, varlıktan dolayı değildi. Her kuş, onun huzuruna varsın, yakınlarından olsun diye öğünüyordu.
  • از تکبر نی و از هستی خویش ** بهر آن تا ره دهد او را به پیش‌‌
  • Bir kul, bir efendiye kul olmak dilerse hünerinden bir miktarını ona arz eder.
  • چون بباید برده‌‌ای را خواجه‌‌ای ** عرضه دارد از هنر دیباجه‌‌ای‌‌
  • Fakat o efendi tarafından satın alınmayı istemezse kendisini hasta, sağır, çolak ve topal gösterir.
  • چون که دارد از خریداریش ننگ ** خود کند بیمار و کر و شل و لنگ‌‌
  • Hüthüdün hünerini arz etme sırası geldi; sanatını ve düşüncelerini bildirme nöbeti erişti.
  • نوبت هدهد رسید و پیشه‌‌اش ** و آن بیان صنعت و اندیشه‌‌اش‌‌
  • Dedi ki: “Ey Padişah, en küçük bir hünerimi kısaca arz edeyim. Kısa söylemek daha iyidir.” 1215
  • گفت ای شه یک هنر کان کهتر است ** باز گویم گفت کوته بهتر است‌‌
  • Süleyman “Söyle bakalım, o hangi hünerdir?” dedi. Hüthüt, “Gayet yükseklerde uçtuğum zaman,
  • گفت بر گو تا کدام است آن هنر ** گفت من آن گه که باشم اوج بر
  • Havadan bakınca yerin tâ dibindeki suyu görürüm.
  • بنگرم از اوج با چشم یقین ** من ببینم آب در قعر زمین‌‌