English    Türkçe    فارسی   

1
124-133

  • Onun adı anılınca ihsanlarından bir remzi anlatmak vacip oldu.
  • واجب آید چون که آمد نام او ** شرح کردن رمزی از انعام او
  • Can, şu anda eteğimi çekiyor. Yusuf’un gömleğinden koku almış! 125
  • این نفس جان دامنم بر تافته ست ** بوی پیراهان یوسف یافته ست‌‌
  • “Yıllarca süren sohbet hakkı için o güzel hallerden tekrar bir hali söyle, anlat.
  • از برای حق صحبت سالها ** باز گو حالی از آن خوش حالها
  • Ki yer, gök gülsün, sevinsin. Akıl, ruh ve göz de yüz derece daha fazla sevince, neşeye dalsın” (diyor).
  • تا زمین و آسمان خندان شود ** عقل و روح و دیده صد چندان شود
  • “Beni külfete sokma, çünkü ben şimdi yokluktayım. Zihnim durakladı, onu övmekten âcizim.
  • لا تکلفنی فإنی فی الفنا ** کلت أفهامی فلا أحصی ثنا
  • Ayık olmayan kişinin her söylediği söz -dilerse tekellüfe düşsün, dilerse haddinden fazla zarafet satmaya kalkışsın- yaraşır söz değildir.
  • کل شی‌‌ء قاله غیر المفیق ** إن تکلف أو تصلف لا یلیق‌‌
  • Eşi bulunmayan o sevgilinin vasfına dair ne söyleyeyim ki bir damarım bile ayık değil! 130
  • من چه گویم یک رگم هشیار نیست ** شرح آن یاری که او را یار نیست‌‌
  • Bu ayrılığın, bu ciğer kanının şerhini şimdi geç, başka bir zamana kadar bunu bırak!”
  • شرح این هجران و این خون جگر ** این زمان بگذار تا وقت دگر
  • (Can) dedi ki: “Beni doyur, çünkü ben açım. Çabuk ol çünkü vakit keskin bir kılıçtır.
  • قال أطعمنی فإنی جائع ** و اعتجل فالوقت سیف قاطع‌‌
  • Ey yoldaş, ey arkadaş! Sûfî, vakit oğludur (bulunduğu vaktin iktizasına göre iş görür). “Yarın” demek yol şartlarından değildir.
  • صوفی ابن الوقت باشد ای رفیق ** نیست فردا گفتن از شرط طریق‌‌