- “ Rabbena İnnâ zalemnâ” deyip âh etmeye başladı. Yani “karanlık bastı, yol kayboldu” dedi.
- ربنا إنا ظلمنا گفت و آه ** یعنی آمد ظلمت و گم گشت راه
- Bu kaza, güneşi örten bir buluttur. Aslan ve ejderha bile ondan feryat ve figan etmektedir. 1255
- پس قضا ابری بود خورشید پوش ** شیر و اژدرها شود زو همچو موش
- “Kaza ve kader zuhur edince bir tuzağı bile görmüyorsam bo yolda cahil olan yalnız ben değilim ya!”
- من اگر دامی نبینم گاه حکم ** من نه تنها جاهلم در راه حکم
- Zorlamayı bırakıp feryad ü figana koyulan kişi me kutlu kişidir; o, iyi bir işe sarılmıştır.
- ای خنک آن کاو نکو کاری گرفت ** زور را بگذاشت او زاری گرفت
- Eğer kaza, seni gece gibi sararsa sonunda yine elinden tutacak odur;
- گر قضا پوشد سیه همچون شبت ** هم قضا دستت بگیرد عاقبت
- Yüz kere canına kastederse yine sana can veren derdine derman olan kazadır.
- گر قضا صد بار قصد جان کند ** هم قضا جانت دهد درمان کند
- Bu kaza yüz kere yolunu kesse de yine senin çadırını göklerin üstüne kurar. 1260
- این قضا صد بار اگر راهت زند ** بر فراز چرخ خرگاهت زند
- Seni eminlik mülküne götürmek için bu korkutmasını inayet bil!
- از کرم دان این که میترساندت ** تا به ملک ایمنی بنشاندت
- Bu sözün sonu gelmez, söz de uzadı. Sen tavşanla aslan hikâyesini dinle!
- این سخن پایان ندارد گشت دیر ** گوش کن تو قصهی خرگوش و شیر
- Kuyuya yaklaşınca aslanın yanında, tavşanın geri çekilmesi
- پای واپس کشیدن خرگوش از شیر چون نزدیک چاه رسید
- Kuyu yanına gelince aslan, tavşanın geri kaldığını gördü.
- چون که نزد چاه آمد شیر دید ** کز ره آن خرگوش ماند و پا کشید