- Tavşan “Ben o ateşten bir kere yanmışım. Sen beni kucağına alırsan,
- گفت من سوزیدهام ز آن آتشی ** تو مگر اندر بر خویشم کشی
- Ey kerem madeni, ancak o vakit yardımınla gözümü açar, kuyuya bakabilirim” dedi.
- تا بپشت تو من ای کان کرم ** چشم بگشایم به چه در بنگرم
- Aslanın kuyuya bakıp kendinin ve tavşanın aksini görmesi
- نظر کردن شیر در چاه و دیدن عکس خود را و آن خرگوش را
- Aslan onu kucağına aldı. O da aslanın himayesinde kuyuya kadar vardı.
- چون که شیر اندر بر خویشش کشید ** در پناه شیر تا چه میدوید
- Kuyunun içine, suya bakınca aslanın ve onun aksi, sı içinde parıldadı. 1305
- چون که در چه بنگریدند اندر آب ** اندر آب از شیر و او در تافت تاب
- Aslan su içinde parıldayan aksini gördü. Suda bir aslan şekliyle kucağında şişman bir tavşan şekli gördü.
- شیر عکس خویش دید از آب تفت ** شکل شیری در برش خرگوش زفت
- Su içinde düşmanını görünce, tavşanı bırakıp kuyu içine sıçradı.
- چون که خصم خویش را در آب دید ** مر و را بگذاشت و اندر چه جهید
- Kendi kazdığı kuyuya kendi düştü. Çünkü yaptığı zulüm, kendi başına geldi.
- در فتاد اندر چهی کاو کنده بود ** ز آن که ظلمش در سرش آینده بود
- Zalimlerin zulmü karanlık bir kuyudur; bütün âlimler böyle dediler:
- چاه مظلم گشت ظلم ظالمان ** این چنین گفتند جمله عالمان
- Daha ziyade zalim olanın kuyusu, daha korkunçtur. Adalet “daha kötüye, daha kötü ceza verilir” buyurmuştur. 1310
- هر که ظالمتر چهش با هولتر ** عدل فرموده ست بدتر را بتر
- Ey zulümle bir kuyu kazan! Sen kendin için tuzak hazırlıyorsun.
- ای که تو از ظلم چاهی میکنی ** دان که بهر خویش دامی میکنی