English    Türkçe    فارسی   

1
1378-1387

  • Hak’tan ona şu nida gelmedikçe bu kadar azaba da kanaat etmez:
  • هم نگردد ساکن از چندین غذا ** تا ز حق آید مر او را این ندا
  • “Doydun mu” denir. O, kurt ve sırtlan gibi “Hayır, doymadım” der. İşte sana ateş, işte sana hararet!
  • سیر گشتی سیر گوید نی هنوز ** اینت آتش اینت تابش اینت سوز
  • Bütün bir âlemi, bir lokma edip yutar da yine midesi “Daha fazla yok mu” diye bağırır. 1380
  • عالمی را لقمه کرد و در کشید ** معده‌‌اش نعره زنان هل من مزید
  • Nihayet Hak, onun üstüne Lâmekân âleminden ayağını koyar da işte o vakit derhal sakinleşir.
  • حق قدم بر وی نهد از لا مکان ** آن گه او ساکن شود از کن فکان‌‌
  • Bizim nefsimiz de cehennemin bir parçasıdır. Onun için cüzüler daima küllün tabiatındadır.
  • چون که جزو دوزخ است این نفس ما ** طبع کل دارد همیشه جزوها
  • Nefsi öldürecek ayak da ancak Hakk’ın ayağıdır. Zaten nefsin yayını Hak’tan gayrı kim çekebilir?
  • این قدم حق را بود کاو را کشد ** غیر حق خود کی کمان او کشد
  • Yaya ancak doğru ok koyarlar. Bu yayın ters ve eğri okları da vardır.
  • در کمان ننهند الا تیر راست ** این کمان را باژگون کژ تیرهاست‌‌
  • Ok gibi doğru ol da yaydan kurtul! Çünkü her doğru okun, yaydan fırlayacağına şüphe yok. 1385
  • راست شو چون تیر و واره از کمان ** کز کمان هر راست بجهد بی‌‌گمان‌‌
  • Dış savaşından kurtulunca iç savaşına yüz tuttum.
  • چون که واگشتم ز پیکار برون ** روی آوردم به پیکار درون‌‌
  • Biz şimdi küçük muharebeden döndük; Peygamber’le beraber büyük muharebedeyiz.
  • قد رجعنا من جهاد الاصغریم ** با نبی اندر جهاد اکبریم‌‌