- Cebir meselesi, aşkımı ihtiyarsız bir hale getirdi, sabrımı elden aldı. Âşık olmayansa cebri hapsetti, onu inkâr yahut takyit eyledi.
- لفظ جبرم عشق را بیصبر کرد ** و آن که عاشق نیست حبس جبر کرد
- Hâlbuki bu, Hak’la beraberlik ve birliktir, cebir değil... Bu, ayın tecellisidir bulut değil.
- این معیت با حق است و جبر نیست ** این تجلی مه است این ابر نیست
- Cebir bile olsa, herkesin bildiği cebir; yalnız kendi menfaatini gözeten Nefsi Emmarenin cebri değildir. 1465
- ور بود این جبر جبر عامه نیست ** جبر آن امارهی خودکامه نیست
- Ey oğul! Tanrı, kimlerin gönül gözünü açtıysa bu cebri onlar anlar.
- جبر را ایشان شناسند ای پسر ** که خدا بگشادشان در دل بصر
- Gayb ve istikbal onlara apaçık görünmektedir. Maziyi anış onlarca değersiz bir şeydir.
- غیب و آینده بر ایشان گشت فاش ** ذکر ماضی پیش ایشان گشت لاش
- Onların ihtiyarı da başka türlüdür, cebri de. Yağmur damlaları sedeflerin içinde inci olur.
- اختیار و جبر ایشان دیگر است ** قطرهها اندر صدفها گوهر است
- Sedeften dışarıda küçük, büyük damlalar var, sedefin içinde ise küçük, büyük inciler.
- هست بیرون قطرهی خرد و بزرگ ** در صدف آن در خرد است و سترگ
- Onlarda misk ahusunun göbeğindeki kabiliyet vardır. Dışarıdaki kan damlaları, bunların içlerinde misktir. 1470
- طبع ناف آهو است آن قوم را ** از برون خون و درونشان مشکها
- Sen, dışarıdaki kan, göbeğin içinde nasıl misk olur? Deme!
- تو مگو کاین مایه بیرون خون بود ** چون رود در ناف مشکی چون شود
- Bu bakır, dışarıda adi ve bayağı bir şeyken iksirin içinde nasıl altın olmuş da deme!
- تو مگو کاین مس برون بد محتقر ** در دل اکسیر چون گیرد گهر