- Fakat Ömer, akıl âleminden can âlemine gelince can bahsinde Ebülhakem, Ebucehil oldu.
- چون عمر از عقل آمد سوی جان ** بو الحکم بو جهل شد در حکم آن
- Ebucehil, cana nispetle esasen cahil olmakla beraber his ve akıl bakımından kâmildi. 1505
- سوی حس و سوی عقل او کامل است ** گر چه خود نسبت به جان او جاهل است
- Akıl ve bahsi, bil ki eser, yahut sebeptir (Onunla müessir ve müsebbip anlaşılır). Can bahsi ise büsbütün şaşılacak bir şeydir.
- بحث عقل و حس اثر دان یا سبب ** بحث جانی یا عجب یا بو العجب
- Ey nur isteyen! Can ziyası parladı; lâzım, mülzem, nâfî, muktazî kalmadı. Bir gören kişinin.
- ضوء جان آمد نماند ای مستضی ** لازم و ملزوم و نافی مقتضی
- Nuru doğmuş parlamaktayken sopa gibi bir delilden vazgeçeceği meydandadır.
- ز آن که بینایی که نورش بازغ است ** از دلیل چون عصا بس فارغ است
- “ Ve Hüve maaküm eynemâ küntüm “ âyetinin tefsiri
- تفسیر و هو معکم أين ما کنتم
- Yine hikâyeye geldik; zaten ne zaman hikâyeden ayrıldık ki?
- بار دیگر ما به قصه آمدیم ** ما از آن قصه برون خود کی شدیم
- Cehil bahsine gelirsek o Tanrı’nın zindanıdır; ilim bahsine gelirsek onun bağı ve sayvanı. 1510
- گر به جهل آییم آن زندان اوست ** ور به علم آییم آن ایوان اوست
- Uyursak onun sarhoşlarıyız; uyanık olursak onun hikâyesinden bahsetmekteyiz.
- ور به خواب آییم مستان ویایم ** ور به بیداری به دستان ویایم
- Ağlarsak rızıklarla dolu bulutuyuz; gülersek şimşek!
- ور بگرییم ابر پر زرق ویایم ** ور بخندیم آن زمان برق ویایم
- Kızar, savaşırsak bu, kahrının aksidir, barışır, özür serdedersek muhabbetinin aksidir.
- ور به خشم و جنگ عکس قهر اوست ** ور به صلح و عذر عکس مهر اوست