- Elçi, bu bir iki kadehle kendinden geçti; hatırında ne elçilik kaldı, ne getirdiği haber!
- آن رسول از خود بشد زین یک دو جام ** نه رسالت یاد ماندش نه پیام
- Tanrı kudretine hayran olup kaldı; makam erişip sultan oldu. 1530
- واله اندر قدرت الله شد ** آن رسول اینجا رسید و شاه شد
- Sel denize kavuştu deniz oldu. Tane ekinliğe vardı, ekin oldu.
- سیل چون آمد به دریا بحر گشت ** دانه چون آمد به مزرع گشت کشت
- Ekmek Âdem Atanın vücuduna karıştı, ölü iken dirildi, haberdar oldu.
- چون تعلق یافت نان با بو البشر ** نان مرده زنده گشت و با خبر
- Mum ve odun, ateşe can verip yanınca nursuz vücutları nurlandı.
- موم و هیزم چون فدای نار شد ** ذات ظلمانی او انوار شد
- Sürme taşı, (dövülüp) gözlere çekilince iyi görmeye sebep oldu, gözcü kesildi.
- سنگ سرمه چون که شد در دیدهگان ** گشت بینایی شد آن جا دیدبان
- Ne mutlu o adama kendisinden kurtulmuş, diriye ulaşmıştır! 1535
- ای خنک آن مرد کز خود رسته شد ** در وجود زندهای پیوسته شد
- Yazık o diriye ki ölü ile oturmuş, ölmüş; hayatını kaybetmiştir!
- وای آن زنده که با مرده نشست ** مرده گشت و زندگی از وی بجست
- Tanrı Kur’an’ına kaçar, sığınırsan Peygamberlerin ruhlarına karışırsın.
- چون تو در قرآن حق بگریختی ** با روان انبیا آمیختی
- Kur’an; Peygamberlerin, Tanrı’nın temiz ululuk denizindeki balıkların halleridir.
- هست قرآن حالهای انبیا ** ماهیان بحر پاک کبریا