- Bir kişi, eşeğin kuyruğu altına diken kor. Eşek onu oradan çıkarmasını bilmez, boyuna çifte atar.
- کس به زیر دم خر خاری نهد ** خر نداند دفع آن بر میجهد
- Zıplar, zıpladıkça da diken daha kuvvetli batar. Dikeni çıkarmak için akıllı bir adam lâzım. 155
- بر جهد و ان خار محکمتر زند ** عاقلی باید که خاری بر کند
- Eşek, dikeni çıkarabilmek için can acısı ile çifte atar durur ve yüz yerini daha yaralar.
- خر ز بهر دفع خار از سوز و درد ** جفته میانداخت صد جا زخم کرد
- O diken çıkaran hekim, üstattı. Halayığın her tarafına elini koyup muayene ediyordu.
- آن حکیم خارچین استاد بود ** دست میزد جا به جا میآزمود
- Halayıktan hikâye yoluyla dostların ahvalini sormaktaydı.
- ز ان کنیزک بر طریق داستان ** باز میپرسید حال دوستان
- Kız, bütün sırlarını hekime açıkça söylemekte, kendi durağından, efendilerinden, şehrinden ve şehrinin dışından bahsetmekteydi.
- با حکیم او قصهها میگفت فاش ** از مقام و خاجگان و شهر تاش
- Hekim, kızın anlatmasına kulak vermekte, nabzına ve nabzının atmasına dikkat etmekteydi. 160
- سوی قصه گفتنش میداشت گوش ** سوی نبض و جستنش میداشت هوش
- Nabzı, kimin adı anılınca atarsa cihanda gönlünün istediği odur(diyordu).
- تا که نبض از نام کی گردد جهان ** او بود مقصود جانش در جهانا ن
- Memleketindeki dostlarını saydı, döktü. Ondan sonra diğer bir memleketi andı.
- دوستان شهر او را بر شمرد ** بعد از آن شهری دگر را نام برد
- “Memleketinden çıkınca en evvel hangi memlekette bulundun?”dedi.
- گفت چون بیرون شدی از شهر خویش ** در کدامین شهر بوده ستی تو بیش