English    Türkçe    فارسی   

1
156-165

  • Eşek, dikeni çıkarabilmek için can acısı ile çifte atar durur ve yüz yerini daha yaralar.
  • O diken çıkaran hekim, üstattı. Halayığın her tarafına elini koyup muayene ediyordu.
  • Halayıktan hikâye yoluyla dostların ahvalini sormaktaydı.
  • Kız, bütün sırlarını hekime açıkça söylemekte, kendi durağından, efendilerinden, şehrinden ve şehrinin dışından bahsetmekteydi.
  • Hekim, kızın anlatmasına kulak vermekte, nabzına ve nabzının atmasına dikkat etmekteydi. 160
  • Nabzı, kimin adı anılınca atarsa cihanda gönlünün istediği odur(diyordu).
  • Memleketindeki dostlarını saydı, döktü. Ondan sonra diğer bir memleketi andı.
  • “Memleketinden çıkınca en evvel hangi memlekette bulundun?”dedi.
  • Kız bir şehrin adını söyleyip geçti. Fakat yüzünün rengi, nabzının atması başkalaşmadı.
  • Efendileri ve şehirleri birer birer saydı; o yerleri, yurtları, oralarda geçirdiği zamanları, tuz, ekmek yediği kişileri tekrar tekrar söyledi. 165