English    Türkçe    فارسی   

1
1585-1594

  • Dostlar biz yine kuş, tacir ve Hindistan hikâyesine dönelim: 1585
  • Tacir, Hindistan’daki dudulara, dudusundan selam götürmeyi kabul etti.
  • Tâcirin, kırda Hindistan dudularını görüp onlara dudusundan haber götürmesi
  • Hindistan uçlarına varınca kırda birkaç dudu gördü.
  • Atını durdurup seslendi, dudunun selâmını ve kendisine emanet ettiği sözleri söyledi.
  • O dudulardan birisi, bir hayli titredi ve düşüp öldü, nefesi kesildi.
  • Tâcir, bu haberi verdiğinden dolayı pişman oldu, dedi ki: “Bir cana kıydım, 1590
  • Bu dudu, olsa olsa o duducağızın akrabası olacak, galiba bunların cisimleri iki, canları bir.
  • Bu işi neye yaptım, o haberi neye verdim? Bu münasebetsiz sözle biçareyi yaktım, yandırdım.”
  • Bu dil, çakmak taşıyla çakmak demiri gibidir. Dilden çıkan da ateşe benzer.
  • Manasız yere gâh hikâye yoluyla, gâh laf olsun diye çakmak taşıyla demirini birbirine vurma!