- Bu dudu, olsa olsa o duducağızın akrabası olacak, galiba bunların cisimleri iki, canları bir.
- این مگر خویش است با آن طوطیک ** این مگر دو جسم بود و روح یک
- Bu işi neye yaptım, o haberi neye verdim? Bu münasebetsiz sözle biçareyi yaktım, yandırdım.”
- این چرا کردم چرا دادم پیام ** سوختم بیچاره را زین گفت خام
- Bu dil, çakmak taşıyla çakmak demiri gibidir. Dilden çıkan da ateşe benzer.
- این زبان چون سنگ و هم آهنوش است ** و آن چه بجهد از زبان چون آتش است
- Manasız yere gâh hikâye yoluyla, gâh laf olsun diye çakmak taşıyla demirini birbirine vurma!
- سنگ و آهن را مزن بر هم گزاف ** گه ز روی نقل و گاه از روی لاف
- Zira ortalık karanlıktır, her tarafta pamuk dolu. Pamuk arasında kıvılcım nasıl durur? 1595
- ز آن که تاریک است و هر سو پنبه زار ** در میان پنبه چون باشد شرار
- Zalim onlardır ki gözlerini kapamışlar, söyledikleri sözlerle bütün âlemi yakmışlardır.
- ظالم آن قومی که چشمان دوختند ** ز آن سخنها عالمی را سوختند
- Bir söz, bir âlemi yıkar, ölmüş tilkileri aslan eder.
- عالمی را یک سخن ویران کند ** روبهان مرده را شیران کند
- Canlar aslen İsâ nefeslidir; bir anda yara, bir anda merhem olurlar.
- جانها در اصل خود عیسی دمند ** یک زمان زخمند و گاهی مرهمند
- Canlardan perde kalkaydı; her canın sözü, Mesih'i’ sözü gibi tesir ederdi.
- گر حجاب از جانها برخاستی ** گفت هر جانی مسیح آساستی
- Şeker gibi söz söylemek istersen sabret, haris olma , bu helvayı yeme! 1600
- گر سخن خواهی که گویی چون شکر ** صبر کن از حرص و این حلوا مخور