- Gönle sahip olan kişi, apaçık öldürücü bir zehir bile yese ona ziyan gelmez.
- صاحب دل را ندارد آن زیان ** گر خورد او زهر قاتل را عیان
- Çünkü o, sıhhat bulmuş, perhizden kurtulmuştur. Fakat zavallı talip (kemale ermemiş salik), henüz hararet içindedir.
- ز آن که صحت یافت و از پرهیز رست ** طالب مسکین میان تب در است
- Peygamber buyurdu ki:”Ey cüretli talip! Sakın hiçbir matlup ile mücadele etme!” 1605
- گفت پیغمبر که ای مرد جری ** هان مکن با هیچ مطلوبی مری
- Sende Nemrûd’luk var, ateşe atılma, atılacaksan önce İbrahim ol!
- در تو نمرودی است آتش در مرو ** رفت خواهی اول ابراهیم شو
- Mademki sen ne yüzgeçsin, ne de denizci... Aklına uyup kendini denize atma!
- چون نهای سباح و نه دریاییی ** در میفکن خویش از خود راییی
- Yüzgeç ve denizci, denizden inci çıkarır, ziyanlardan bile bir hayli fayda elde eder.
- او ز آتش ورد احمر آورد ** از زیانها سود بر سر آورد
- Kâmil, toprağı tutsa altın olur; nâkıs, altını ele alsa toz toprak kesilir.
- کاملی گر خاک گیرد زر شود ** ناقص ار زر برد خاکستر شود
- O gerçek er, Tanrı’ya makbul olmuştur, bütün işlerde onun eli Tanrı elidir. 1610
- چون قبول حق بود آن مرد راست ** دست او در کارها دست خداست
- Nâkıs kimsenin eli ise Şeytan’ın, ifritin elidir. Çünkü Şeytan’ın teklif ve hile tuzağına tutulmuştur.
- دست ناقص دست شیطان است و دیو ** ز آن که اندر دام تکلیف است و ریو
- Kâmile göre bilgisizlik bile bilgi olur, nâkısın bildiği bilgi ise bilgisizlik kesilir.
- جهل آید پیش او دانش شود ** جهل شد علمی که در ناقص رود