- Âdem, yeryüzüne, ağlamak için, daima feryat etmek, inlemek ve mahzun olmak için gelmiştir.
- بهر گریه آمد آدم بر زمین ** تا بود گریان و نالان و حزین
- Âdem, Firdevs’ten, yedi kat göklerin üstünden ayakları dolaşarak en adi yere, tâ kapı dibine, özür dilemek için gitti. 1635
- آدم از فردوس و از بالای هفت ** پای ماچان از برای عذر رفت
- Eğer sen de Âdemoğluysan onun gibi özür dile, onun yolunda yürü!
- گر ز پشت آدمی وز صلب او ** در طلب میباش هم در طلب او
- Gönül ateşiyle gözyaşından çerez düz. Bahçe, bulutla güneş yüzünden yetişmiş, yeşermiştir.
- ز آتش دل و آب دیده نقل ساز ** بوستان از ابر و خورشید است باز
- Sen gözyaşı zevkini ne bilirsin? Görmedikleri gibi ekmek âşığısın!
- تو چه دانی قدر آب دیدهگان ** عاشق نانی تو چون نادیدگان
- Bu karın dağarcığından ekmeği boşaltırsan ululuk incileri ile doldurursun.
- گر تو این انبان ز نان خالی کنی ** پر ز گوهرهای اجلالی کنی
- Önce can çocuğunu Şeytan sütünden kes de sonra onu meleklere ortak yap. 1640
- طفل جان از شیر شیطان باز کن ** بعد از آنش با ملک انباز کن
- Sen karanlık, mükedder ve bulanık oldukça bil ki melûn Şeytan’la sütkardeşisin!
- تا تو تاریک و ملول و تیرهای ** دان که با دیو لعین همشیرهای
- Nur ve kemali arttıran lokma, helâl kazançtan elde edilen lokmadır.
- لقمهای کان نور افزود و کمال ** آن بود آورده از کسب حلال
- Çırağımıza katılınca söndüren yağa yağ deme, çırağı söndüren yağa su de!
- روغنی کاید چراغ ما کشد ** آب خوانش چون چراغی را کشد