- Tacir, “Söylemem, zaten elimi çiğneyip parmaklarımı ısırarak,
- گفت نی من خود پشیمانم از آن ** دست خود خایان و انگشتان گزان
- Cahilliğimden, akılsızlığımdan böyle saçma haberi niye götürdüm diye hâlâ pişman olup durmaktayım” dedi.
- من چرا پیغام خامی از گزاف ** بردم از بیدانشی و از نشاف
- Dudu, “Efendim, pişmanlık neden, bu hiddete bu gama ne sebep oldu?” dedi.
- گفت ای خواجه پشیمانی ز چیست ** چیست آن کاین خشم و غم را مقتضی است
- Tacir dedi ki: “Şikâyetlerini sana benzeyen dudulara söyledim. 1655
- گفت گفتم آن شکایتهای تو ** با گروهی طوطیان همتای تو
- İçlerinden biri senin derdini anlayınca ödü patladı, titreyip öldü.”
- آن یکی طوطی ز دردت بوی برد ** زهرهاش بدرید و لرزید و بمرد
- Ben “Ne yaptım da bu sözü söyledim” diye pişman oldum ama bir kere söylemiş bulundum. Pişmanlık ne fayda verir?
- من پشیمان گشتم این گفتن چه بود ** لیک چون گفتم پشیمانی چه سود
- Ağızdan bir kere çıkan söz, bil ki yaydan fırlayan ok gibidir.
- نکته ای کان جست ناگه از زبان ** همچو تیری دان که جست آن از کمان
- Oğul, o ok gittiği yerden geri dönmez, seli baştan bağlamak gerek.
- وانگردد از ره آن تیر ای پسر ** بند باید کرد سیلی را ز سر
- Sel önce bir kere coşup da etrafı kapladıktan sonra dünyayı harap etse şaşılmaz. 1660
- چون گذشت از سر جهانی را گرفت ** گر جهان ویران کند نبود شگفت
- Yapılan işin Gayb Âleminde eserleri doğar, o meydana gelen eserler, halkın hükmüne tâbi değildir.
- فعل را در غیب اثرها زادنی است ** و آن موالیدش به حکم خلق نیست