English    Türkçe    فارسی   

1
1687-1696

  • Hünerler ve huylar, kıyamet günü, çeyiz gibi sahibine döner.
  • پیشه‌‌ها و خلقها همچون جهیز ** سوی خصم آیند روز رستخیز
  • Sanatlar ve tabiatlar, sabah uyandıktan sonra, koşa koşa onun yanına gelirler. (T.M. 1686)
  • پیشه‌‌ها و خلقها از بعد خواب ** واپس آید هم به خصم خود شتاب‌‌
  • Güzel olsun, çirkin olsun... Bütün huylar ve hünerler, sabah çağında sahiplerine gelir;
  • پیشه‌‌ها و اندیشه‌‌ها در وقت صبح ** هم بدانجا شد که بود آن حسن و قبح‌‌
  • Nitekim posta güvercinleri, gönderilen mektupları, yine uçtukları şehre getirirler. 1690
  • چون کبوترهای پیک از شهرها ** سوی شهر خویش آرد بهرها
  • Dudunun, duduların hareketlerini duyması ve kafeste ölümü, tacirin ona ağlaması
  • شنیدن آن طوطی حرکت آن طوطیان و مردن آن طوطی در قفس و نوحه‌‌ی خواجه بر وی‌‌
  • Dudu, o dudunun yaptığını işitince titredi, düştü, kaskatı oldu.
  • چون شنید آن مرغ کان طوطی چه کرد ** پس بلرزید اوفتاد و گشت سرد
  • Sahibi, onun böyle düştüğünü görünce yerinden sıçradı, külâhını yere vurdu.
  • خواجه چون دیدش فتاده همچنین ** بر جهید و زد کله را بر زمین‌‌
  • Onu, bu renkte, bu halde görerek yerinden fırlayıp yakasını yırttı.
  • چون بدین رنگ و بدین حالش بدید ** خواجه بر جست و گریبان را درید
  • Dedi ki: “ Ey güzel ve hoş nağmeli dudu! Sana ne oldu, niçin bu hale geldin?
  • گفت ای طوطی خوب خوش حنین ** این چه بودت این چرا گشتی چنین‌‌
  • Vah yazık, benim güzel sesli kuşum! Vah yazık, benim gönüldeşim, sırdaşım. 1695
  • ای دریغا مرغ خوش آواز من ** ای دریغا هم دم و هم راز من‌‌
  • Yazık, benim güzel nağmeli kuşum; ruhumun neşesi, bahçem, çiçeğim!
  • ای دریغا مرغ خوش الحان من ** راح روح و روضه و ریحان من‌‌