- Gayret (kıskançlık) de her şeyden gayrı olan; vasfı söze ve sese sığmayan Tanrı gayretidir (kendisinden başka her şeyi kıskanır).
- غیرت آن باشد که او غیر همه ست ** آن که افزون از بیان و دمدمه ست
- Ah keşke gözyaşım deniz olsaydı da o güzel dilberimin yoluna saçaydım!
- ای دریغا اشک من دریا بدی ** تا نثار دل بر زیبا بدی
- Benim dudum, benim anlayışlı kuşum; düşüncelerimin, sırlarımın tercümanı! 1715
- طوطی من مرغ زیرکسار من ** ترجمان فکرت و اسرار من
- Rızkını vereyim, vermeyeyim... Benim enisimdi. İlk söylenen sözlerden onu hatırlarım benimle ezelî bir âşinadır.
- هر چه روزی داد و ناداد آیدم ** او ز اول گفته تا یاد آیدم
- O öyle bir duduydu ki sesi, vahiden gelirdi; varlığı varlık meydana gelmeden önceydi.
- طوطیی کاید ز وحی آواز او ** پیش از آغاز وجود آغاز او
- O dudu, senin içinde gizlidir. Sen, şunda bunda onun aksini görmüşsün.
- اندرون تست آن طوطی نهان ** عکس او را دیده تو بر این و آن
- O, kuş senin neşeni alır, fakat yine sen ondan neşelenirsin. Onun yaptığı zulmü, adalet gibi kabul edersin.
- میبرد شادیت را تو شاد از او ** میپذیری ظلم را چون داد از او
- Ey ten uğruna canını yakıp duran! Canını yaktın, tenini aydınlattın. 1720
- ای که جان را بهر تن میسوختی ** سوختی جان را و تن افروختی
- Ben yandım, kavını tutuşturmak isteyen bana gelsin, benden tutuştursun da çerçöpü alevlensin, yaksın!
- سوختم من سوخته خواهد کسی ** تا ز من آتش زند اندر خسی
- Kav, ateş alma kabiliyetindendir, şu halde ateşi cezbeden kavı al!
- سوخته چون قابل آتش بود ** سوخته بستان که آتش کش بود