- Aman, sakın ha, bu sırrı kimseye söyleme; padişah senden bunu ne kadar sorup soruştursa yine sakla;
- هان و هان این راز را با کس مگو ** گر چه از تو شه کند بس جستجو
- Sırların gönülde gizli kalırsa o muradın çabucak hâsıl olur; dedi. 175
- چون که اسرارت نهان در دل شود ** آن مرادت زودتر حاصل شود
- Peygamber demiştir ki: “Her kim sırrını saklar ise çabucak muradına erişir.”
- گفت پیغمبر که هر که سر نهفت ** زود گردد با مراد خویش جفت
- Tohum toprak içinde gizlenince, onun gizlenmesi, bahçenin yeşillenmesi ile neticelenir.
- دانه چون اندر زمین پنهان شود ** سر آن سر سبزی بستان شود
- Altın ve gümüş gizli olmasalardı... Madende nasıl musaffa olurlar, nasıl altın ve gümüş haline gelirlerdi?
- زر و نقره گر نبودندی نهان ** پرورش کی یافتندی زیر کان
- O hekimin vaatleri ve lütufları hastayı korkudan emin etti.
- وعدهها و لطفهای آن حکیم ** کرد آن رنجور را ایمن ز بیم
- Hakiki olan vaatleri gönül kabul eder, içten gelmeyen vaatler ise insanı ıstıraba sokar. 180
- وعدهها باشد حقیقی دل پذیر ** وعدهها باشد مجازی تاسهگیر
- Kerem ehlinin vaatleri akıp duran, eseri daima görünen hazinedir. Ehil olmayanların, kerem sahibi bulunmayanların vaatleri ise gönül azabıdır.
- وعدهی اهل کرم گنج روان ** وعدهی نااهل شد رنج روان
- O velinin, halayığın hastalığını anlaması ve padişaha arz etmesi
- دریافتن آن ولی رنج را و عرض کردن رنج او را پیش پادشاه
- Ondan sonra hekim, kalkıp padişahın huzuruna gitti, padişahı bu meseleden birazcık haberdar etti.
- بعد از آن برخاست و عزم شاه کرد ** شاه را ز ان شمهای آگاه کرد
- Dedi ki: “Çare şundan ibaret: bu derdin iyileşmesi için o adamı getirelim.
- گفت تدبیر آن بود کان مرد را ** حاضر آریم از پی این درد را