- Bir kimseye padişaha elini öpmek fırsatı düşer de o, ayağını öperse bu, suçtur.
- دستبوسش چون رسید از پادشاه ** گر گزیند بوس پا باشد گناه
- Her ne kadar ayağa baş koymak da bir yakınlıktır, fakat el öpme yakınlığına nispetle hatadır, düşkünlüktür.
- گر چه سر بر پا نهادن خدمت است ** پیش آن خدمت خطا و زلت است
- Padişah, birisi yüzünü gördükten sonra başkasına meylederse kıskanır. 1770
- شاه را غیرت بود بر هر که او ** بو گزیند بعد از آن که دید رو
- Tanrı’nın gayreti buğdaya benzer, harmandaki saman da insanların kıskançlığıdır.
- غیرت حق بر مثل گندم بود ** کاه خرمن غیرت مردم بود
- Kıskançlıkların aslını haktan bilin. Halkın kıskançlıkları, şüphe yok ki Tanrı kıskançlığının fer’idir.
- اصل غیرتها بدانید از اله ** آن خلقان فرع حق بیاشتباه
- Bunu anlatmayı bırakayım da o, on gönüllü hercai sevgilinin cefasından şikâyet edeyim.
- شرح این بگذارم و گیرم گله ** از جفای آن نگار ده دله
- Feryat edeyim, çünkü feryat ve figanlar, hoşuna gidiyor. İki âlemden de ona ancak feryat ve figan lâzım.
- نالم ایرا نالهها خوش آیدش ** از دو عالم ناله و غم بایدش
- Onun macerasından acı acı nasıl feryat etmeyeyim ki sarhoşlarının halkasına dahil değilim. 1775
- چون ننالم تلخ از دستان او ** چون نیم در حلقهی مستان او
- Onun gözünden ayrı, güne gün katan yüzünün vuslatından mahrum bir haldeyken nasıl gece gibi kapkara olmam?
- چون نباشم همچو شب بیروز او ** بیوصال روی روز افروز او
- Onun hoş olmayan şeyi de benim canıma hoş geliyor. O gönül inciten sevgilime canım feda olsun!
- ناخوش او خوش بود در جان من ** جان فدای یار دل رنجان من