English    Türkçe    فارسی   

1
18-27

  • Ham, pişkinin halinden anlamaz, öyle ise söz kısa kesilmelidir vesselâm.
  • درنیابد حال پخته هیچ خام ** پس سخن کوتاه باید و السلام‌‌
  • Ey oğul! Bağı çöz, azat ol. Ne zamana kadar gümüş, altın esiri olacaksın?
  • بند بگسل، باش آزاد ای پسر ** چند باشی بند سیم و بند زر
  • Denizi bir testiye dökersen ne alır? Bir günün kısmetini… 20
  • گر بریزی بحر را در کوزه‌‌ای ** چند گنجد قسمت یک روزه‌‌ای‌‌
  • Harislerin göz testisi dolmadı. Sedef, kanaatkâr olduğundan inci ile doldu.
  • کوزه‌‌ی چشم حریصان پر نشد ** تا صدف قانع نشد پر در نشد
  • Bir aşk yüzünden elbisesi yırtılan, hırstan, ayıptan adamakıllı temizlendi.
  • هر که را جامه ز عشقی چاک شد ** او ز حرص و عیب کلی پاک شد
  • Ey bizim sevdası güzel aşkımız; şad ol; ey bütün hastalıklarımızın hekimi;
  • شاد باش ای عشق خوش سودای ما ** ای طبیب جمله علتهای ما
  • Ey bizim kibir ve azametimizin ilâcı, ey bizim Eflâtun’umuz! Ey bizim Calinus’umuz!
  • ای دوای نخوت و ناموس ما ** ای تو افلاطون و جالینوس ما
  • Toprak beden, aşktan göklere çıktı; dağ oynamaya başladı, çevikleşti. 25
  • جسم خاک از عشق بر افلاک شد ** کوه در رقص آمد و چالاک شد
  • Ey âşık! Aşk; Tûr’un canı oldu. Tûr sarhoş, Mûsa da düşüp bayılmış!
  • عشق جان طور آمد عاشقا ** طور مست و خر موسی صاعقا
  • Zamanımı beraber geçirdiğim arkadaşımın dudağına eş olsaydım (sırlarına tahammül edecek bir hemdem bulsaydım) ney gibi ben de söylenecek şeyleri söylerdim.
  • با لب دمساز خود گر جفتمی ** همچو نی من گفتنیها گفتمی‌‌