English    Türkçe    فارسی   

1
1808-1817

  • Aklı-ı Küll’ün ve canın özür dileyeni sensin; canların canı, mercanın parıltısı sensin.
  • Sabahın nuru parladı, biz de bu sabah çağında senin Mansur şarabını içmekteyiz.
  • Senin feyzin bizi böyle mest ettikçe şarap ne oluyor ki bize neşe versin! 1810
  • Şarap, coşkunlukla bizim yoksulumuzdur; felek; dönüşte aklımızın fakiridir.
  • Şarap bizden sarhoş oldu, biz ondan değil... Beden bizden var oldu, biz ondan değil!
  • Biz arı gibiyiz, bedenler mum gibi. Tanrı, bedenleri bal mumu gibi göz göz ev ev yapmıştır.
  • Tacir hikâyesine dönüş
  • Bu bahis çok uzundur, tacirin hikâyesini anlat ki o iyi adamın ne hale geldiği, ne olduğu anlaşılsın.
  • Tacir, ateşler, dertler, feryatlar içinde, böyle yüzlerce karmakarışık sözler söylüyordu. 1815
  • Gâh birbirini tutmaz sözler söylüyor, gâh naz ediyor, gâh niyaz eyliyor; gâh hakikat aşkını, gâh mecaz sevdasını ifade ediyordu.
  • Suya batan adam fazla debelenir, eline geçen ota tutunur.