- Yani “Ey avama karşı da, havassa karşı da nağme ve terennümde bulunan! Benim gibi öl ki kurtulasın.
- یعنی ای مطرب شده با عام و خاص ** مرده شو چون من که تا یابی خلاص
- Tane gibi olursan seni kuşcağızlar toparlar, gonca gibi olursan da çocuklar yolarlar. (T.M. 1830)
- دانه باشی مرغکانت بر چنند ** غنچه باشی کودکانت بر کنند
- Taneni sakla, tamamıyla tuzak görün; goncanı gizle, damda bitmiş ot gibi ol. (T.M. 1831)
- دانه پنهان کن بکلی دام شو ** غنچه پنهان کن گیاه بام شو
- Kim güzelliğini mezada çıkarırsa ona yüzlerce kötü kaza yüz gösterir. 1835
- هر که داد او حسن خود را در مزاد ** صد قضای بد سوی او رو نهاد
- Düşmanların kem gözleri, kin ve gayızları, hasetleri; kovalardan su boşalır gibi başına boşalır.
- چشمها و خشمها و رشکها ** بر سرش ریزد چو آب از مشکها
- Düşmanlar kıskançlıklarından onu parça parça ederler; dostlar da ömrünü heva ve hevesle zayi eder, geçirirler.
- دشمنان او را ز غیرت میدرند ** دوستان هم روزگارش میبرند
- Bahar zamanı, ekin ekmekten gafil kişi, bu zamanın kıymetini ne bilsin!
- آن که غافل بود از کشت بهار ** او چه داند قیمت این روزگار
- Tanrı lütfunun himayesine sığınman gerektir. Çünkü Tanrı, ruhlara yüzlerce lütuflar döktü.
- در پناه لطف حق باید گریخت ** کاو هزاران لطف بر ارواح ریخت
- Tanrı’nın lütfuna sığınman gerek ki bir penah bulasın. Ama nasıl penah? Su ve ateş bile senin askerin olur. 1840
- تا پناهی یابی آن گه چون پناه ** آب و آتش مر ترا گردد سپاه
- Nûh’a ve Mûsâ’ya deniz dost olmadı mı? Düşmanlarını da kinle kahretmedi mi?
- نوح و موسی را نه دریا یار شد ** نه بر اعداشان به کین قهار شد