- O da, halkı, kendisinin sarhoşu görünce kibirlenir, elden, avuçtan çıkmağa başlar.
- او چو بیند خلق را سر مست خویش ** از تکبر میرود از دست خویش
- Şeytan onun gibi binlerce kişiyi ırmağa atmıştır!
- او نداند که هزاران را چو او ** دیو افکنده ست اندر آب جو
- Dünyanın lütfetmesi ve yaltaklanması, hoş bir lokmadır, ama az ye. Çünkü ateşten bir lokmadır! 1855
- لطف و سالوس جهان خوش لقمهای است ** کمترش خور کان پر آتش لقمهای است
- Ateş gizlidir, zevki meydanda. Dumanı sonunda meydana çıkar.
- آتشش پنهان و ذوقش آشکار ** دود او ظاهر شود پایان کار
- Sen “Ben o metihleri yutar mıyım? O, tamahından methediyor. Ben, onu anlarım” deme!
- تو مگو آن مدح را من کی خورم ** از طمع میگوید او پی میبرم
- Seni metheden, halk içinde aleyhinde bulunursa onun tesiriyle gönlün, günlerce yanar.
- مادحت گر هجو گوید بر ملا ** روزها سوزد دلت ز آن سوزها
- Onun; mahrumiyetten senden umduğunu elde edemeyip ziyan ettiğinden dolayı aleyhinde bulunduğu halde,
- گر چه دانی کاو ز حرمان گفت آن ** کان طمع که داشت از تو شد زیان
- O sözler, gönlüne dokunur, onun tesiri altında kalırsın. Metihten de bir ululuk gelir, dene de bak! 1860
- آن اثر میماندت در اندرون ** در مدیح این حالتت هست آزمون
- Medihin de günlerce tesiri altında kalırsın. O metih canın ululanmasına, aldanmasına sebep olur.
- آن اثر هم روزها باقی بود ** مایهی کبر و خداع جان شود
- Fakat bu tesir, zahiren görünmez, çünkü methedilmek tatlıdır. Kınanmak acı olduğundan derhal kötü görünür.
- لیک ننماید چو شیرین است مدح ** بد نماید ز آن که تلخ افتاد قدح