English    Türkçe    فارسی   

1
186-195

  • O iki bey, kuyumcuya padişahtan muştucu olarak Semerkand’a kadar geldiler.
  • Dediler ki: “Ey lütuf sahibi üstat, ey marifette kâmil kişi! Öğülmen şehirlere yayılmıştır.
  • İşte filân padişah, kuyumcubaşılık için seni seçti. Zira (bu işte) pek büyüksün, pek kâmilsin.
  • Şimdicek şu elbiseyi, altın ve gümüşü al da gelince de padişahın havassından ve nedimlerinden olursun.”
  • Adam; çok malı, çok parayı görünce gururlandı, şehirden çoluk çocuktan ayrıldı. 190
  • Adam, neşeli bir halde yola düştü. Haberi yoktu ki padişah canına kastetmişti.
  • Arap atına binip sevinçle koşturdu, kendi kanının diyetini elbise sandı!
  • Ey yüzlerce razılıkla sefere düşen ve bizzat kendi ayağı ile kötü bir kazaya giden!
  • Hayalinde mülk, şeref ve ululuk. Fakat Azrail “Git, evet, muradına erişirsin” demekte!
  • O garip kişi yoldan gelince, hekim, onu padişahın huzuruna götürdü; 195