- İsrafil, bir gün nağmesini düzer ve yüzlerce yıllık çürümüş ölüye can verir.
- سازد اسرافیل روزی ناله را ** جان دهد پوسیدهی صد ساله را
- Peygamberlerin de içlerinde öyle nağmeler vardır ki o nağmelerde isteyenlere, değer biçilmez bir hayat erişir.
- انبیا را در درون هم نغمههاست ** طالبان را ز آن حیات بیبهاست
- Fakat o nağmeleri his kulağı duymaz, çünkü his kulağı, kötülükler yüzünden pis bir haldedir. 1920
- نشنود آن نغمهها را گوش حس ** کز ستمها گوش حس باشد نجس
- İnsanoğlu perinin nağmesini işitmez; çünkü perilerin sırlarına yabancıdır.
- نشنود نغمهی پری را آدمی ** کاو بود ز اسرار پریان اعجمی
- Gerçi perinin nağmesi de bu âlemdedir ama gönül nağmesi her iki sesten de yüksektir.
- گر چه هم نغمهی پری زین عالم است ** نغمهی دل برتر از هر دو دم است
- Zira peri de, insan da mahpustur; ikisi de bu bilgisizlik ve gaflet zindanındadır.
- که پری و آدمی زندانیاند ** هر دو در زندان این نادانیاند
- Rahman Suresinden “Yâ ma’şaralcinn” âyetini oku; “Tenfüzû testa’tîû “ nun mânasını iyice bil!
- معشر الجن سورهی رحمان بخوان ** تستطیعوا تنفذوا را باز دان
- Velîlerin içi nağmeleri evvelâ der ki: “Ey yokluk âleminin cüzüler! 1925
- نغمههای اندرون اولیا ** اولا گوید که ای اجزای لا
- Kendinize gelin; nefis yokluğundan baş çıkaran; bu hayali, bu vehmi bir tarafa atın!
- هین ز لای نفی سرها بر زنید ** این خیال و وهم یک سو افکنید
- Ey Kevn ü fesat âleminde tamamıyla çürümüş canlar! Ebedî canlarınız ne vücuda geldi, ne doğdu!”
- ای همه پوسیده در کون و فساد ** جان باقیتان نرویید و نزاد