- “Ey Humeyrâ! Nalı ateşe koyda bu dağ, lâl haline gelsin” buyurdu.
- ای حمیراء آتش اندر نه تو نعل ** تا ز نعل تو شود این کوه لعل
- Humeyrâ kelimesi, müennestir, can da müennsi semâidir. Araplar cana müennes demişlerdir.
- این حمیراء لفظ تانیث است و جان ** نام تانیثاش نهند این تازیان
- Fakat canın müenneslikten pervası yok. Çünkü ruhun ne erkekle bir alakası var, ne kadınla! 1975
- لیک از تانیث جان را باک نیست ** روح را با مرد و زن اشراک نیست
- Müzekkerden de yükselir, müennesten de. Bu, kurudan yaştan meydana gelen ruh (-u hayvanî) değildir ki.
- از مونث وز مذکر برتر است ** این نه آن جان است کز خشک و تر است
- Bu can, ekmekten kuvvetlenen yahut kâh şöyle, kâh böyle bir hale gelen can değildir.
- این نه آن جان است کافزاید ز نان ** یا گهی باشد چنین گاهی چنان
- Bu ruh hoşluk verir, hoştur, hoşluğun ta kendisidir. Ey maksadına erişmek için vesilelere baş vuran! Hoş olmayan, insanı hoş bir hale getiremez.
- خوش کننده ست و خوش و عین خوشی ** بیخوشی نبود خوشی ای مرتشی
- Sen şekerden tatlı bir hale gelsen bile o tat bazen senden gidiverir, bu mümkündür.
- چون تو شیرین از شکر باشی بود ** کان شکر گاهی ز تو غایب شود
- Fakat fazla vefakârlık sebebiyle tamamen şeker olursan buna imkân yoktur. Nasıl olurda şekerden tat ayrılır, imkânı var mı? 1980
- چون شکر گردی ز تاثیر وفا ** پس شکر کی از شکر باشد جدا
- Ey hoş arkadaş! Âşık, halis ve sâf şarabı, kendisinden bulur, onunla gıdalanırsa bu makamda artık akıl kaybolur, (bu sırra akıl ermez).
- عاشق از خود چون غذا یابد رحیق ** عقل آن جا گم شود گم ای رفیق
- Aklı cüzi sırra sahip gibi görünürse de hakikatte aşkı inkâr eder.
- عقل جزوی عشق را منکر بود ** گر چه بنماید که صاحب سر بود